Bodrum Civarları
23 Temmuz sabahı 5:30 da Gümüşlük ten çıkarak güneye Hüseyin burnu na doğru ilerlemeye başladım. Buruna yaklaştığımda Gökova körfezi veya Datça civarından gelen birkaç yelkenli tekne ile karşılaştım.
Çökertmeden çıktım Halilim türküsündeki Çökertme, Bitez yalısı ve Aspat koyunu göreceğim için mutluydum. Bu yörede bir yerin deniz kıyısına yalı diyorlar. Bitezin deniz tarafı Bitez yalısı gibi. İlk uğrak yeri Aspat koyu olacaktı. Akyarlar koca burun ile kargı adası arasından geçerek Aspat koyuna ulaştığımda umduğumdan çok yapılaşma gördüm. Keşke bundan bir 30 yıl önce buralara gelebilseydim.
Aspat koyundan sonra kuzey doğuya bağlar burnuna oradan da doğuya Görecek adası ile anakara arasından geçerek, Tayfun kaptan ın Gümüşlükte iken önerdiği akvaryum koyuna gitmek ve geceyi orada geçirmekti niyetim.
İçeriye Küçük adaya doğru yöneldim. Önümde bir şerit halinde denizin üzerini kaplayan bok artıklarını gördüğümde midem bulandı. Buraya gelen bir tekne mi pis su deposunu giderken boşaltmış yoksa daha açıktaki bir işlemin kıyıya yansıması mıydı bilmiyorum. Ama açıktan gelme ihtimali çok zayıftı. iki adanın arasına hangi rüzgar açısının yarattığı dalga ile gelecekti.
Puruvam küçük adaya dönükken iskelemde kalan kayalıkların arasından dikkatlice geçerek Akvaryum koyu diye adlandırılan yere geldim. Gerçekten de anlatılan kadar güzel ve korunaklı bir yerdi. Keşke girişteki bok artıklarını görmeseydim. İçime sinmediği için kalmadım. Bodruma da Gümüşlük günlerimde karadan gelmiştim zaten.
Küçük adayı arkamda bırakarak Kara adanın üzerinde fener bulunan kuzey ucuna yakın geçecek şekilde Tavşan burnuna doğru yöneldim. Tavşan burnundan sonra haritada gördüğüm küçük bir koy vardı. Hava kuzeyli estiği için burada kalabilirim diye düşünmüştüm. Ben koya girdiğimde arkamdan bir motor yat ta girdi. Benden önce demir atarak karadan koltuk aldı. kalan alana iki demir atma denemesi yaptım ama başarılı olamadım.
Yaklaşık dört mil ileride kargıcık bükü var. Ama saat 11: i geçti, yani dalgalarım Egenin ortasından kalkmışlar bu saatten sonra da buraya neredeyse ulaşmak üzereydiler. Motora bira fazla gaz vererek, pabuç burnu nu kerterizleyip orak adasına doğru ilerlemeye başladım.
Saat 10.00 civarında Bodrumdan çıkan günlük tur tekneleri bana yetişerek beni geçmeye başlamışlardı. Büyük bir ihtimalle aynı yere gidiyorduk. Orak adasından içeriye girerken biraz dalga aldımsa da, Babuç burnunu döndükten sonra ilk koya girdim.
Daha önceden kıçtan kara yaparak demirlemiş tekneler ile lıyı arasına 3 metreye demir attım. Tentemi başımın üzerine asarak güneş koruma mı da kısmen almıştım.
Yarım saat geçmeden tur tekneleri koya gelmeye başladılar. Burada öğlen yemeği molası veriyorlardı. birden koyun içinde beş tur teknesi olmuştu. Mola süresi biten tekne çıkıyor, hemen ardından başka bir tekne koya girerek demirliyordu.
Bu kalabalık arasında bir tur teknesi başkaca da yer kalmadığından benim iskeleme bana oldukça yakın demirledi. Daha hafif tekne olan Devekuşu demirdeki gezme mesafesi çok olduğundan bazen tur teknesine çok yaklaşarak neredeyse çarpacak gibisine yanaşıyordu. İskeleye iki usturmaça ilave ettim. Daha sonra tur teknesinin kaptanı bağlan buraya rahat duralım diyerek beni kendine bağladı.
Tur teknesinin molası bittiğinde o gün biriken çöplerimi atmaları için verdim ve halatı çözerek ayrılmış olduk.
Pırıl pırıl suyu olan bir koyda bu akşamı da geçirdim. Yarın belki Çökertme.
Çökertmeden çıktım Halilim türküsündeki Çökertme, Bitez yalısı ve Aspat koyunu göreceğim için mutluydum. Bu yörede bir yerin deniz kıyısına yalı diyorlar. Bitezin deniz tarafı Bitez yalısı gibi. İlk uğrak yeri Aspat koyu olacaktı. Akyarlar koca burun ile kargı adası arasından geçerek Aspat koyuna ulaştığımda umduğumdan çok yapılaşma gördüm. Keşke bundan bir 30 yıl önce buralara gelebilseydim.
Aspat koyundan sonra kuzey doğuya bağlar burnuna oradan da doğuya Görecek adası ile anakara arasından geçerek, Tayfun kaptan ın Gümüşlükte iken önerdiği akvaryum koyuna gitmek ve geceyi orada geçirmekti niyetim.
İçeriye Küçük adaya doğru yöneldim. Önümde bir şerit halinde denizin üzerini kaplayan bok artıklarını gördüğümde midem bulandı. Buraya gelen bir tekne mi pis su deposunu giderken boşaltmış yoksa daha açıktaki bir işlemin kıyıya yansıması mıydı bilmiyorum. Ama açıktan gelme ihtimali çok zayıftı. iki adanın arasına hangi rüzgar açısının yarattığı dalga ile gelecekti.
Puruvam küçük adaya dönükken iskelemde kalan kayalıkların arasından dikkatlice geçerek Akvaryum koyu diye adlandırılan yere geldim. Gerçekten de anlatılan kadar güzel ve korunaklı bir yerdi. Keşke girişteki bok artıklarını görmeseydim. İçime sinmediği için kalmadım. Bodruma da Gümüşlük günlerimde karadan gelmiştim zaten.
Küçük adayı arkamda bırakarak Kara adanın üzerinde fener bulunan kuzey ucuna yakın geçecek şekilde Tavşan burnuna doğru yöneldim. Tavşan burnundan sonra haritada gördüğüm küçük bir koy vardı. Hava kuzeyli estiği için burada kalabilirim diye düşünmüştüm. Ben koya girdiğimde arkamdan bir motor yat ta girdi. Benden önce demir atarak karadan koltuk aldı. kalan alana iki demir atma denemesi yaptım ama başarılı olamadım.
Yaklaşık dört mil ileride kargıcık bükü var. Ama saat 11: i geçti, yani dalgalarım Egenin ortasından kalkmışlar bu saatten sonra da buraya neredeyse ulaşmak üzereydiler. Motora bira fazla gaz vererek, pabuç burnu nu kerterizleyip orak adasına doğru ilerlemeye başladım.
Saat 10.00 civarında Bodrumdan çıkan günlük tur tekneleri bana yetişerek beni geçmeye başlamışlardı. Büyük bir ihtimalle aynı yere gidiyorduk. Orak adasından içeriye girerken biraz dalga aldımsa da, Babuç burnunu döndükten sonra ilk koya girdim.
Daha önceden kıçtan kara yaparak demirlemiş tekneler ile lıyı arasına 3 metreye demir attım. Tentemi başımın üzerine asarak güneş koruma mı da kısmen almıştım.
Yarım saat geçmeden tur tekneleri koya gelmeye başladılar. Burada öğlen yemeği molası veriyorlardı. birden koyun içinde beş tur teknesi olmuştu. Mola süresi biten tekne çıkıyor, hemen ardından başka bir tekne koya girerek demirliyordu.
Bu kalabalık arasında bir tur teknesi başkaca da yer kalmadığından benim iskeleme bana oldukça yakın demirledi. Daha hafif tekne olan Devekuşu demirdeki gezme mesafesi çok olduğundan bazen tur teknesine çok yaklaşarak neredeyse çarpacak gibisine yanaşıyordu. İskeleye iki usturmaça ilave ettim. Daha sonra tur teknesinin kaptanı bağlan buraya rahat duralım diyerek beni kendine bağladı.
Tur teknesinin molası bittiğinde o gün biriken çöplerimi atmaları için verdim ve halatı çözerek ayrılmış olduk.
Pırıl pırıl suyu olan bir koyda bu akşamı da geçirdim. Yarın belki Çökertme.
0 yorum: