Dikili
28. Haziran. Perşembe
Saat 5 te cep telefonumun alarmıyla uyandım.
Hava umduğum kadar sakin değil. Hacı Bey de uyanmış. Gidiyor musun? Diye sordu.
Karar veremiyorum. Burası bu kadar esiyorsa dışarısı kim bilir nasıldır? Ben
yatıyorum dedi ve teknesine döndü.
Saat 6.30 ha halatları çözdüm. Motorla kanala doğru
ilerledim. Çıplak ada dan sonra camadanlı ana yelken ve gerekirse motor
yardımıyla ilerlemeyi planlıyorum. Çıplak ada çıkışından sonra rotamı 117 de
tutarsam bademliye ulaşabileceğim.
Kanal bitiminden iskele ye dönerek çıplak
adayı sancağıma alarak ilerlemeye devam ettim. Rüzgâr ve dalgayı kıçtan
alıyorum. Arada şiddetli sağanak esiyor.
Boğaz bitti.
Ancak rüzgâr şiddetini daha da arttırarak esmeye devam ediyor. 120 ye rota
tutmaktan vazgeçtim. Ayvalık ta çok sığ olduğunu konuştuğumuz Altınova ya doğru
döndüm. Dalgalar da aynı oranda büyüdü. Devekuşu kafasını kuma gömer gibi suya sokuyor,
bu esnada da kıçı havaya kalkıyor, birkaç saniye sonra da kafasını çıkarıp
hızla ileriye koşuyor. Arada sağanaklar o kadar kuvvetli ki dümen tutabilmek
neredeyse imkânsız.
Yönümü çapraz şekilde kıyıya çevirdim.
Dalgaları iskele baş omuzluktan, rüzgârı iskele kıç omuzluktan alıyorum.
Devekuşu dalgaya kafasını sokarken be çıkarırken tüm serpintiyi üzerime atıyor.
Sağanaklar geldiğinde, teknenin altında salmayı görebileceğim kadar kendini
sancağa yatırıyor. Arada bir de kafasını suya gömerken dalgayı öyle bir üzerime
bırakıyor ki tepeden tırnağa yıkanıyorum.
Sancak baş omuzlukta Altınova sığlığının
çıkıntısını görüyorum. Şimdiye kadar ulaşmam lazımdı ama hala yolu yarı bile
edemedim. Gitmeye çalıştığım yöne göre dalgayı iskeleden alıyorum. Sallantı
azalsın diye arada Devekuşu nun burnunu iskeleye döndürüyorum.
Eğer rüzgârın şiddeti böyle devam ederse ne
Dikili ne de Bademliye ulaşma şansım yok. Arada aklıma kötü şeyler de gelmiyor
değil. Ana karaya yakın gideyim. Ne olur ne olmaz bir kaza yaşamak zorunda
kalırsan cesedim Türkiye de karaya vursun. Bide Midilli den ceset almaya
uğraşılmasın.
Altınova sığlığındaki feneri bordaladığımda rüzgâr
şiddetini azaltır gibi oldu. Ama dalgaların şiddeti hemen aynı. Dikili
körfezine girmek için önümde çok mesafe de yok gibi. Tekrar sancağa dönerek
yeni rotamı Dikili olarak belirledim. Şimdi dalgayı pupa dan rüzgârı da iskele
kıç omuzluktan alıyorum. Devekuşu önceye göre daha seyrek te olsa kafasını
sudan çıkarmamaya inat ediyor.
İlerde bir direk görüyorum denizin içinde.
Yelkenli bir tekne mi diye düşündüm önce, ama bazen yan yatıyor. Bazen düz
duruyor. Fenere de benzemiyor. Onun yanına kadar ulaşırsan rahatlayacağım.
Dümeni bir türlü bırakamıyorum. Her sağanakta kas yapıyorum.
Yaklaştıkça gördüğüm direğin suda çalışan
bir vinç olduğunu anladım. Demek ki orada çalışma yapılacak kadar sakin bir
deniz var.
Rüzgâr azalıyor. Burnu döndükten sonra rahat
bir seyir yapacağımdan eminim. Burnu döndükten sonra rüzgâr azaldı. Dikili
körfezine girmiş sayılırım. Serpintilerden yıkanma faslı bitti. Karşıda Dikili
nin beton yığınları göründü. Kendimi biraz kıyıya attım. Floku açtım . Apaz
gelen rüzgârla motor yelken dikili ye ilerliyorum. Kaslarımın gevşediğini
hissediyorum. Kıyıdan gittikçe rüzgâr dengesizleşebiliyor. Cem ab inin yollu
git tavsiyesi aklıma geldi. Dümeni sancağa kırdım. Kerterizim dikili bademli
arasındaki burun. Biraz açığa çıkınca daha rahat ilerlediğimi anladım.
İlerledikçe dalgalar küçüldü. Artık ayağa kalkarak dümen tutabiliyorum.
İskelemde ticari gemilerin yanaştığı mendireği gördüm. Mendireğin sağında
taşlık bir yapıya benzeyen şeyler var. Balıkçı barınağı olduğunu tahmin
ediyorum ama iskele sancak fenerleri yok.
İlerledikçe görüş netleşti ve ilk gördüğüm
ve taşlık sandığım şeylerin kumsala dizilmiş hasır şemsiyeler olduğunu anladım.
Balıkçı barınağı mendireğin arkasında kalıyordu. Floku kapatarak motorla
ilerlemeye devam ettim. Hava sakin. Barınağın iskele feneri belirgin görünüyor.
Sancak fenerini göremiyorum. İskele fenerinin karaya yakın bölgesinden denize
giren insanları görüyorum.
Ağır ağır ilerledim. İskele fenerinin
hizasındayım. Limana girdim hala sancak fenerini göremiyorum. İskelemde bir
balıkçı teknesi, balıkçılar ağlarını düzenliyor. Boş olan bir yer sordum.
İleriye bağlanabilirsin dediler. Yaklaşık 12 metre bir yelkenli ile
sezon hazırlığını yaptığını sandığım bir tur teknesinin arasındaki boşluğa
girdim.
İlk işim kıçtan demiri bırakmak. Her ne kadar
başka bir tekneye bordalayacak olsam da kendi ayaklarımın üzerinde durmak
lazım. Hazırlık yapan tekneden rica ettim baş halatımı alıp bağladılar. Ve
sancak tarafımda bulunan tur teknesi sandığım ama sonradan dalış ekiplerine
ders veren bir eğitim teknesi olduğunu öğrendiğim tekneye aborda oldum.
Devekuşu ve Özgür2 teknesi
İster iflahı kesilmek diyelim, ister
yorulmak veya başka bir şey; nasıl tanımlarsak tanımlayalım, baş halatını başka
biri bağlamasaydı, bu bana günün en zor işi gibi gelecekti.
Kedilerin hışmından korktuğum için, kaporta
kapağını kapatıp limana çay ocağına gittim. İçtiğim üç çaydan sonra biraz
kendime geldim. Bu arada her günkü mutad telefon görüşmemi yaptım. Eşimi aradım.
Her bağlandığımda arıyorum. Merek etmesin diye. Aynur un bir akrabasının Çandarlı
da yazlığı var. Necmi ağabey Çandarlıdaymış. Beni gelip alacağını söyledi.
Tuzlarımdan arınmak için kollarımı
bacaklarımı yıkadım. Siyah olan motorum beyaz bir rende bürünmüştü. Benimle
beraber yolda o da tepeden tırnağa yıkanmıştı. O da biraz tatlı suyu hak etmişti.
Havuzluğa da birkaç kova tatlı su attıktan sonra, kamaranın içindekileri
derleyip topladım. Nemci ağabeylerde duş alabileceğim için kendime birkaç temiz
çamaşır aldım. Ticari limanın ilersinde internet olan bir çay bahçesine giderek
Necmi ağabeyleri beklemeye başladım.
Nemci ağabey eşi, oğlu ve misafirleriyle
geldi. Hep beraber yemek yedikten sonra Çandarlı ya gittik. Bu fırsatta ben de
Çandarlı körfezini, Aliağa yı ve yeni Foça yı uzaktan da olsa görme şansına
sahip oldum. Netice de birkaç gün sonra denizden oralarda olacaktım.
Çandarlı körfezine Ege nin en büyük konteynır
limanı inşa ediliyor. Demek ki kısa bir süre sonra bu körfezi de kaybedeceğiz.
Duşumu aldım. Gerçekten çok rahatladım.
Akşam yemeği, rakı ve İtalya- Almanya maçını izledikten sonra, Necmi ağabey in
kal ısrarlarına rağmen onları tekrar zahmete sokarak tekneye geldim.
Yarın 15-18 arası hava iyi görünüyor.
Çandarlı ya veya bademliye kaçabilir miyim?
29 Haziran Cuma
Sabah birkaç defa gözümü açmama rağmen saat 10 a kadar uyumaya inat ettim.
Çandarlı ya gitmek mi kalmak mı? Yöre insanına sormakta fayda var. Sen bu gün
de buradaki develerle idare et dediler. Yarın hava kalacak daha rahat gidersin.
Hava biraz serinleyince benzin ikmali yapacağım. Bankadan 120 TL nakit avans
çektim. Borcum 300 TL olmuş. Emekli maaşını alınca Allah kerim.
30 Haziran Cumartesi
Rüzgâr devam ediyor. Yarın için tayfun hoca
dalışa gitmeyi planlıyor. Uygun olurlarsa bende onlarla birlikte gideceğim.
İki büyük tekne arasında kalan Devekuşu nun küçük cüssesi
Dikili den Bademliye giderken kıyıdaki betonlar
Bademli
1 Temmuz Pazar
Kabotaj bayramı kutlu olsun.
Sabah 10 da Özgür 2 teknesiyle çıktık. Dalış
ekibi üç ayrı noktada dalış planlıyor. İlk durağımız Bademli. Zeytin
ağaçlarının içinde küçücük bir ev olan koy da demir atıldı ve ilk dalış burada.
Daha sonra da ılıca istikametine giderek bir sonraki dalış noktasına varmış
olduk. Kumanyalarımı yedik. Son dalış noktasın da da dalışlar yapıldı ve Dikili
ye geri döndük.
Liman içinde
kabotaj şenlikleri yapıldı. Tekne yarışı, yüzme yarışı ve yağlı direkten bayrak
alma.
Dikili de Kabotaj Bayramı Kutlamaları
Yarın Diki den
çıkar mıyım kalır mıyım? İlaçlarım da bitti. Sağlık ocağına uğramam şart.
2 Temmuz Pazartesi
Biten ilaçlarımı yazdırmak için saat 9.00 da
sağlık ocağına gittim. Öyle bir kalabalık vardı ki vazgeçerek çay bahçesine
kitabımı okumaya döndüm.
Her zaman olduğu gibi kitap okuyorum. Daha
sonra okey oynayan bir masaya 4 ncü olarak katıldım. Çok değerli dostlardı.
Özellikle Belgin öğretmen eğitim ordusunda mücadele veren öğretmenlerimize
örnek tir bence.
Yarından sonra hava kalacak diyor tahminler
ama değişen pek birşey de yok.
3 Temmuz Salı
Bugün tekrar sağlık ocağına giderek
ilaçlarımı yazdırmak istiyorum. Sistemdeki makineden vatandaşlık numaranızı
girerek sıra numarası alıyorsunuz. 62 numarayı verdi bana makine ve dr x e
muayene olacağımı yazdı elimdeki fişe. Ancak doktor yerinde yok. Daha sonra
doktorun kendi çocuğunu hastaneye götürdüğünü ve geç geleceğini öğrendik. Saat
ilerleyince diğer doktorlara paylaştırdılar bizi. Tansiyonum 12-8 miş oldukça
iyi özellikle bu sıcaklara rağmen. Reçetemi alarak eczaneye gittim. İlaçlarımı
aldım.
Salı günleri Dikili nin pazarı. Birkaç şey
almak ümidiyle Pazarı dolaşmaya gittim. Biraz kiraz, erik, kayısı aldım. Benim
erik diye aldığım meyve maalesef erik değil genetiği değiştirilmiş şeftalimsi bir
şeymiş. Ne kadar da anlıyorum meyveden.
Yarın Dikili den ayrılıp önce Bademli oradan
da Çandarlı ya gideceğim.
4 Temmuz Çarşamba
Sabah erkenden kullanma suyu takviyemi yaptım.
Bu arda barınak görevlisi olduğunu söyleyen bir vatandaş elinde makbuzla
gelerek 50 TL talep etti. Barınak tarifesine göre Devekuşu boyunda bir tekne
için günlük 2 TL civarında bir ücret almaları gerektiğini söylediğimde, başkan
söyledi dedi. Şimdi ne yapacaksın. Ya tartışmayı uzatacak günü öldüreceksin ya
da lanet olsun diyerek parayı vereceksin. Lanet olsun dedim. Tartışama daha
uzamasın diye 50 TL yi ödedim. Ve halatımı alarak Dikili barınağından çıktım.
0 yorum: