Foça

                          

Saat 16.00 da ipimi çözüp eski Foça ya gitmek üzere ayrıldım. Önümden bir balıkçı teknesi çıktı. Onu takip ediyorum. Rüzgâr sanırım 10-15 knot gibi esiyor. Ölçme şansım olmadığı için tahminim de tutarsız tabi.





   İlk burna kadar dalga kaba da olsa rahat geldim. Rüzgâr pruvadan geliyor. Burnu geçince daha rahat bir seyir olur diye düşünüyorum. Önümdeki balıkçı teknesi ,ilk burna varmadan kıyıya yöneldi. Sanırım kendi balık yatağına ulaştı. Ben Aslan burnuna doğru devam ediyorum. Aslan burnu göründü , dalgalarda aslanlaşmaya ve irileşmeye başladı. 





Aslan Burnu na yaklaşırken iskelemde güzel koylar var. Burna varmadan gördüğüm koyda iki metruk bina var. Burnun kuytusunda kalan bir yere benziyor. Koya girip gerekirse geceyi demirde geçirebilirim. Koya doğru ilerlerdim. Dalgalar nispeten az da olsa hala etkili. Gece havanın nasıl değişeceğini, Küçük demirimim de beni ne kadar sabit tutabileceğini bilmiyorum. Tekrar çıkarak Aslan burnunu dönmeyi ve Foça ya ulaşmayı deneyeceğim.
   Bu arada Foça da olduğunu tahmin ettiğim  Ahmet Semiz ile telefonda konuştum. Ancak Foça da değilmiş. Bana Bülent Beyin telefonunu verdi . Gerekirse on dan yardım alabileceğimi söyledi. Ama Foça ya ulaşmak ne mümkün. 


                                                                 ASLAN BURNU



   Aslan burnu bir şekilde geçilecek. Ben yaklaştıkça dalgalar irileşiyor ve kuzeyden esen rüzgar yön değiştiriyor  devamlı kafadan geliyor. Dalgaları yandan almamaya çalışıyorum. Bu nedenle de açığa çıkıyorum. Tam burna geldiğimde sancak baş omuzluk tarafında bir ada gördüm. Adaya doğru ilerleyerek adanın korumasından yararlanmak istiyorum. O tarafa gitmek, tüm dalgayı bordo dan almam demek. Devekuşu dalgaların üzerinde bir o yana bir bu yana ilerliyor.
   Dalgayı baş omuzluktan almaya çalışıyorum. Devekuşu nun başı suya bir giriyor kıçı havalanıyor. Daha sonra da başını kaldırıp kıçını suya gömüyor. Bu esnada sudan çıkan pervane tekrar suya girdiğinde motor sancak tarafında takılı olduğu için Devekuşu ilave olarak iskele tarafına hamle yapıyor. Bende her seferinde düzeltmek için yekeyi çekiyorum.
 




   Bu arada büyük bir su kütlesi başımdan omzumdan bana çarparak motorun üzerinden arkaya beni sırılsıklam bırakarak gitti. Biraz serinledim. Böyle bir su kütlesinin havuzluğa dolmasından endişeliyim. Her ne kadar iki miçoz deliği olsa da anında tahliye edemeyecek.
   İlerde iskele tarafında bir balıkçı teknesi demirde balık tutuyor. Ancak dalgadan tekneyi bazen yukarda bezen de suyun içinde görüyorum. Sancak tarafımda da gitmeyi hedeflediğim adanın kuytusunda başka bir balıkçı teknesi var. Bunları görünce biraz da olsa rahatladım. Hedefim adanın kuytusuna varabilmek. Mesafem olsa olsa 2-3 mil kadar. Burnu döndüm gibi ama hala benim boyumda bir tekneye göre dalga çok iri. Aslan burnunu geçmek bana Horn burnunu geçiyormuşum hissi veriyor.



                                  Orak Adasının Kuytusunda Sakinleşen Deniz


Adanın kuytusuna varınca dalgalar küçüldü. Babakale den bu yana yolculuğum esnasında sürekli sancağımda duran Midilli adasının koruması bitmiş ve açık denize ulaşmıştım. Egenin ortasından doğru gelen dalgaları tutarak yumuşatacak kara parçası yok artık. Atina dan kalkan dalga bu yana  hiçbir engele takılmadan ulaşıyor. Bir de bunun Foça Karaburun geçişini düşünüyorum. Orada neler olacak acaba.
   Adanın kuytusundan ileri baktığımda tahminime göre Orak adası  olacak. Açıktan gelen dalganın ada kıyısına vuruşuyla oluşan suyu ve köpükleri görünce korkuyorum.
   Elimdeki haritalar Aslan burnunda bitiyor. Daha ilerisi için sadece pilot kitaplardan akşam baktığım kadarıyla aklımda kalanlar var sadece. Yani ilerideki kara parçaları ve deniz le ilgili elimde bir dayanağım yok. Foça ya nasıl gireceğim bilmiyorum. 


                                                                          Foça Göründü


   Adanın kuytusunda daha rahatım. Balıkçı teknesine doğru ilerliyorum. Gerekirse bu kuytudan ayrılmam.
   Balıkçı teknesine yanaştım. Foça ya nasıl gidebileceğimi sordum. Denizde yol sormaya alıştım artık. Ayvalık adaların da da sormuştum. Önümdeki bir adanın içinden başka bir adanın da dışından geç dediler. Tam anlamadım. İleride Foça görünüyor. Karaya doğru dümen tutarak ilerlemeye başladım. Dalga lar arkadan geliyor. Adanın kuytusu bitti ve gene dalgalar irileşmeye başladı. Burundaki kadar kötü değil ama. Bu büyüklükteki dalgayla baş edebileceğimi sanıyorum. Aslan burnunu geçerken 4,5 atmıştım.
    İstikametim tamam ama adaların arasındaki detayları bilmediğimden nereden geçeceğim. Bana labirent gibi geliyor. Karşı sırtta binalar görünüyor. Sancağımdaki ada orak adası bunu anladım. İlerde gene balık tutanlar var. Ben tekrar yol sorma ihtiyacı hissediyorum.
   Balık tutan tekneye doğru ilerledim. O anda attıkları demir ipini gördüm. Biraz daha geç görsem pervaneyi takacağım. Su sakin, Orak adasının orak ucuna benzeyen bölümü buraya dalganın girmesini engelliyor. Sanki 2 mil gerideki deniz başka bir deniz. Yorgunluğumu iyice hissetmeye başladım. Sabahtan bu yana denizdeyim ve yolculuğumun zor anlarından birini yaşıyorum.
   Motoru hemen boşa alıp balıkçı teknesinin sudaki demir ipini kakıçla kenara ittim. İp salmanın altından boşa çıktı . Ucuz atlatmıştım. Ters istikametten yaklaşarak tekrar Foça girişini sordum. Sorduğum yer burnumun ucuymuş aslında. Nedir bu burunlardan çektiğim. Her burun dönüşü ayrı bir özellik içeriyor. 
     Şamandıranın dışından adayı sola dön dediler. Bu kadar yakınmışım girişe. O anda oltanın gerildiğini gördüm. İki adet irice uzaktan cinsini seçemediğim balıklar oltada. Şaka olsun diye isterseniz dönüp tekrar çıpa ipine takılayım mı diye sorduğumda gel gel dediler. Gülüşerek birbirimize el sallayarak ilerledim.
   Orak adsının içinden iki tane motor yat çıktı. Önce öndeki adanın dışına rota tuttular. Gene dalgayı borda dan alıyorum. Bir müddet ilerledikten sonra iskele yaparak devam ettiler. Demek ki burada racon bu diye ben de onların yaptığını taklit ettim. Giriş karşıdan göründü. Teknenin istikametini girişe doğru yöneltince dalgalar kıçtan gelmeye başladı ve gidişte rahatlar gibi oldu.
    Büyük olan motor yat  hızla sancağımdan geçerek su üzerinde yarattığı dalgaları bana bıraktı ve ilerledi. Nede olsa büyük dimi sana ne olursa olsun. Küçük olan hala arkamdan geliyor.
   Karşıda Foça göründü. Teknelerin bağlandığı yer, kalenin denizden bakınca sağında. Sancağımda büyük balıkçı teknelerinin bağlandığı mendirekler var. Mendireğin önünde bekliyorum. Karşıda bağlanılacak tek yer yok. Mecburen Balıkçı barınağına gireceğim. Kendimce uygun olduğunu tahmin ettiğim bir yere kıçtan demir atarak bağlandım.


                                                        Foça da Günbatımı


    Bağlandıktan birkaç dakika sonra  Bülent bey aradı. Balıkçı barınağına bağlandığımı söyledim. Geliyorum dedi. Ama nereye? Nerede olduğumu tarif için telefon ettiğimde mendireğin ucundan oğluyla beraber geldiğini gördüm. Su ve bira getirmiş. Tekneye geçtik. Kısa bir sohbetten sonra karaya çıktık. Beraberce Foçayı gezdik. Akşam yemeğini yedikten sonra ben tekneye gidip uyumaya çalıştım. Yorgunluktan uykum kaçtı. Uyuyamıyorum.

   6 Temmuz Cuma
   Sabah 7:30 da uyandım. Bağlandığım mendirek Devekuşu na göre çok yüksek. Traş oldum. Duş torbamı suyla doldurup ısınmaya bıraktım ve karaya çıktım. Barınak lokali yazan yere gittim. Belki görevli birine rastlarım diyorum. Kimse yok. Görevli kulubesi kapalı.
   Barınaktan çıkarak Foça ya çarşı ya doğru yürüyorum. Telefon çaldı. Cem Liman. Mordoğan dan arıyor . Hal hatır dan sonra yarın Mordoğan a gelmek istediğimi yer bulup bulamayacağımı sordum. Bir şekilde hallederiz dedi.


                                                       Beşkapılar Kalesi ve Şehirduvarları


Kaleye doğru ilerlerken bir kahvehaneye oturdum. Çayımı bitirmeden Ahmet Semiz aradı. Harita sıkıntımı biliyordu. Zeki kaptan teknede, istediğin haritayı al fotokopi yapar kullanırsın dedi.
    Tekneye vardığımda Zeki Kaptan la tanıştık. Haritaları alıp kırtasiye de fotokopileri çektik. Elimde artık İzmir körfezi de vardı.
   Zeki kaptanla dün yaşadığım dalgaları konuştuk. Eşek imbatıdır o , dün bizde bir ara çıktık çok sallanınca geri döndük dedi. Sallanan tekne 12 metre boyunda. Devekuşu nun zorlanması çok normal değil mi?
  Daha sonra haritaları tekneye bırakarak, şarj etmem gereken tüm cihazları aldım ve dün Bülent Bey ile oturduğumuz kafeterya ya geldim. Bir yandan da notlarımı temize çekiyorum. Hava çok sıcak ve gezilecek gibi değil.
   Yarın için hava durumunu öğrenmeye çalışıyorum. Sabah erken çıkmak gerekli. Öğlen saatlerinde rüzgâr değişiyor. Akşam Mehmet kaptan geldi beraberce oturup güzel sohbetler ettik. Yarın için benzin ikmali yapmam gerektiğini söyledim. Beraberce tekrar tekneye giderek bidonlarımı aldım ve benzin ikmalimizi yaptık. Aldığımız benzin Mehmet kaptanın Devekuşuna hediyesi oldu. 







0 yorum: