32- Akçay - Balıkesir
Akçay, adı çok
duyulan bir turizm beldesi. Kıyıda beton otelleriyle, kalabalıklığı ile
caddeleri ile turizm beldesi olmaya devam eden bir yer. Ayçay a
denizden baktığımda gerçekten hiç, hiç ama hiçbir şey göremedim. Uzunca bir
iskele. Bilmem ne zamandır bir yolcu gemisinin yanaşmadığı bir iskele. Gördüğüm
sadece bu.
İskele dışında
adından hep bahsedilen Çayağzı denen bölgeye gittim. Her iki
çayağzına da Devekuşu nun girmesi imkansız. Çaresizlikten gelip iskeleye
bağlandım.Ama yanlış bağlandım. Hava akşam kalırsa sallanmadan uyuma şansım belki olacak diye düşünürken...
Koy içinde güney geçen tüm havalara
açık. Buradaki teamüller gereği akşam rüzgarın kuzeye döneceğini veya
kalacağını umarak sandalın içinde sallanıyorum.
Birkaç gündür salaklığım üzerimde. Sanırım
kendime bir darbe yapmam şart. Akçay iskelede kalmayı planlıyorum. Hava sıkıntılı
değil. Tamam kalınabilir. Tur motorlarının arkasına bağlanmak yerine iskelenin güneye
açık yerinde alçak platform olabilir diye bakmaya gidiyorum. Olmadığını görüyor
ve geriye dönmeye üşendiğim için, hem de dalgayı arkadan alır şekilde
bağlanıyorum. Havanın kalacağını umarak beklerken, kıçtan gelen bir dalga
kıçtan takma motorun üstünden aşarak havuzluktaki fotoğraf makinemi yere düşürüyor
ve makine yüzme bilmediğinden boğuluyor. Şimdi fotoğraf ta çekemiyorum.
Biraz aklım başıma geliyor ve bulunduğum
yerden güç bela ayrılıp tur motorunun arkasındaki nispeten rahat yere geçiyorum
ama , bağlandığım yerden ayrılırken arka platformu rıhtıma sürtüyorum. Hava kalmasına
kalıyor ama saat 23.00 te. Gece soluganların sallaması ve baş taraftaki yayın
gıcırtısı eşliğinde uyuyorum.bir yandan bacağımdaki geçen sene olan enfeksiyon nüksedecek gibi görünüyor. Eczaneler reçetesiz antibiyotik vermiyorlar, ona kızıyorum. Git kültür yaptır vs uzun iş olacak.
Sabah örene giderken limanın iki
feneri arasından girip bağlanmak yerine, geri dönüp Örendeki dere ağzını girilir mi girilmez mi
diye görmeye gidiyorum. Suyun sığlaştığını fark ediyorum. Önümdeki kayaların
koyu renklerini görüyorum ve üstüne çıkıyorum. Bereket tornistan ve kakıç
eşliğinde kendimi kurtarıp Ören balıkçı Barınağına girerek bağlanıyorum.
Tembellik
ve ardından oluşan salaklık. Neyse…
0 yorum: