Sığacık tan Samos a

   Sığacıkta kaldığım bir hafta boyunca Cem Gür ü ziyaret ederek Ionia yı görmek ve Ekrem İnözü üstadın Anok la yaptığı Horn burnu nu geçişi de kapsayan seyahatinin sunumunu izleme şansım oldu.
   Buradan sonraki hedefim Kuşadası na doğru gitmekti. Eşe dosta nerede barınacak yer bulurum ve bu güzergahta nelere dikkat etmem gerekir diye soruyordum. Gümüldür ü bir basamak olarak kullanıp Kuşadası na geçmek planı kafama yatmıştı. Aldığım bilgiler Kuşadası nda yer bulamayacağım ancak mendirek dışında bir yerde demirde kalabileceğim, Gümüldür de ise zorlanarak ta olsa bir gecelik kalabilme imkanı bulabileceğim yönündeydi.
   Ayrıca Kuşadası körfezini ortadan geçmemem, derinlik farkları ve öğlen başlayan batı nedeniyle o bölgenin çok dalga kaldırdığı, bu nedenle zorlanabileceğim konusunda uyarılar aldım. Önerilen  Doğanbey burnundan sonra kuzey kıyıya yapışarak Gümüldür oradan Kuşadası na geçmekti.
   7 temmuz 2018 Cumartesi sabahı güneş doğmadan Teos tan ayrıldım ve kıyı kıyı Doğanbey burnuna doğru yol almaya başladım. Bu sefer ana yelkeni camadan da açmıştım.
    Doğanbey adasının dışından geçerek doğuya doğru yol alıyordum. Saat daha 10:00 olmamıştı. Yaklaşık 15 Dm yol gelmiş ve Kuşadasına  en fazla bir o kadar daha yolum kalmıştı.Yani yaklaşık 18 Dm. Kuzeye kıyıya yapışırsam yol 6-7 dm daha uzun olacaktı.
    Rüzgar azdı ve öğlene kadar gidebilecek üç saatim daha vardı. Motora biraz gaz vererek, yelkeni camadandan boşlayarak hafif esen rüzgarı da iskele kıç omuzluktan almaya ve 4,5 Dm süratle doğuya Kuşadasına doğru keyifle ilerlemeye devam ettim.
   Kuşadası nda yer bulamazsam Güzel çamlı veya Davutlara giderim diye aklımdan geçiriyor, bir yandan da öğle saatlerinde Güneye inerken yandan alacağım dalgaların getireceği rahatsızlığı düşünüyordum.



   Arkadan gelen dalgalar ve rüzgar an be an şiddetini arttırıyor Devekuşu2 nin hızı 5- 5.5 Dm ne kadar yükseliyordu. Biraz sancak yaptım kıçtan aldığım rüzgarı iskele kıç omuzluğa alarak geniş apazda daha konforlu bir gidiş sağladım. Ancak rotam da artık Kuşadası değil Güzelçamlıydı.
   Sancağımda Samos un Kuşadasına doğru uzanan burnunu net olarak görüyordum. Saat 11:00 i geçince geleneksel olarak batı ve kaldırdığı dalga arttı. Rotam artık gitmek istediğim değil rüzgarın beni götürdüğü istikametti. Bir yandan da Güzelçamlı olmazsa Samosa girmeyi kafama koymuştum.
   Netice de hava Devekuşu na göre sertti. Kuytu bir yere demir atar bekler akşama doğru hava sakinleşince karşıya Güzelçamlıya geçerim diye kendimce Samos a uğramak için bahaneler üretiyordum.
   Artık istesem de Kuşadasına dönemezdim. Çünkü yandan alacağım dalgalar beni belki de hesaplayamadığım kadar çok hırpalayacaktı. Bu sene ilk defa kullandığım teknedeki en büyük teknoloji olan navionix ten kontrol ettiğimde Yunanistan karasularına girmek üzereydim. Hemen Mizana direğine bir Yunanistan bayrağı toka ettim ve komşu kıyılarına yaklaşarak yoluma devam ettim.
  Prason burnunu (umarım isim doğrudur. bendeki harita da öyle yazıyor) yalarcasına döndükten sonra ne hava kaldı ne de dalga.Önümdeki koyda sakin sakin ilerlemeye ve demir atacak bir yer aramaya başladım. Kullandığım harita da fenerden sonraki burnu döndüğümde Poseidenio adlı küçük bir  koy görünüyordu. Feneri bordolayarak koya doğru ilerledim.  Girişteki kayalıkları geçtikten sonra yelkenimi indirerek  koyun içine ilerledim.
   Sancak tarafıma birkaç yelkenli ve küçük tekneler, iskelemde yabancı bayraklı birkaç yelkenli demirlemişti. Kıyıya lokanta olduğunu tahmin ettiğim yapıya doğru ilerleyerek 4 metreye demir attım. Tamamen kaçak olarak yabancı bir ülkenin sularındaydım. Biri gelip kovalarsa hemen karşıya 1,5 Dm mesafedeki Güzelçamlı ya geçerim diye düşünüyor,karaya adım atmadığım için daha kötü bir uygulama yapacaklarını düşünmüyordum.
   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyordum ama denize girmek yasak olmamalı diyerek koyun sularına kendimi attım. Bu arada koydan çıkan balıkçı olduğunu sandığım bir küçük teknedeki denizci yaklaşarak güzelçamlı gibi birşeyler söyledikten sonra kendisine İstanbul dediğimde hayretler içinde kaldı,gülümseyerek el salladı ve devam etti.



    Adada koylar arasında gezi turları yaptığını sandığım tekneler gelip lokantanın önündeki iskeleye aborda oluyorlar ve yemeklerini yedikten veya molaları bittikten sonra geri gidiyorlardı. Bu arada Türk bayraklı bir motor yat gelerek biraz açığıma demirledi. Botla karaya çıktılar. Kıyıdan Ankaranın bağları ezgileri gelmeye başladıktan yaklaşık birkaç saat sonra dönerlerken orada market benzeri birşey olup olmadığını sordum. Hemen kıyıda var dediler.
   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyor ve cesaret edemiyorum. Yanımda sadece vizesi bitmiş pasaportum var bunun dışında hiç bir şey. Akşamüzeri güneş adanın arkasına doğru eğilip iskeledeki bağlı tekneler gittikten sonra demir alarak lokantanın önündeki iskeleye yanaşmak üzere hareket ettim.
   Lokantanın görevlisi oraya yanaşmamamı iskelenin diğer tarafına gelmemi işaret etti. O tarafa yöneldim. Kıçtan demir atarak karaya uzaktan zıplamak gereken bir yerdi. Bacağımın durumunu göstererek benim için buradan inmenin zor olacağını tarzanca işaretle anlatınca, yüzünden anladığım kadarıyla üzüldüğünü anladım. Tekrar iskelenin diğer tarafına geçmemi işaret etti. Ben kıç demirini atmıştım. Baş halatımı aldılar. Devekuşu nun baş tarafına bir iskemle getirerek inmeme yardımcı oldular.



   Eurom olmadığını, Türk parası veya kredi kartı vereceğimi söyledim. No problem diyerek buyur ettiler. Biraz ilerdeki marketten 2 litre uzo alarak geldim ve Devekuşu nun bağlı olduğu yerdeki bir masaya oturdum. Bir duble uzo ve birkaç meze siparişi verdim.
   Daha yeni yemeğe başlamıştım ki zaten uyduruktan attığım kıç demiri tam tutmamış Devekuşu da lokantaya girecekmişcesine rıhtıma yaklaşmış neredeyse burnunu lokantadan içeri sokacaktı. Garsona  Devekuşu nu göstererek teknenin uygun olmadığını yiyeceklerimi paket yapmasını bu arada da hesabı getirmesini yarı ingilizce, çoğu el kol hareketiyle söyledim.
   ''Arkadaş no problem'' diyerek  bir garsonu çağırdı. Devekunun civadrasından tutturarak usturmaça görevlisi olarak tayin etti. Buna rağmen rahat değildim ve hızlıca içkimi bitirdikten sonra kalktım. Hesabı kredi kartıyla ödedim.
   Devekuşu na binmem için tekrar sandalye getirdiler ve iki garson beni adeta umuzlarında taşıyarak devekuşuna bindirdiler. Yasadışı bir seyahat olmuş ve üstüne aldıklarımı kredi kartıyla ödeyerek delil bırakmıştım.
   Devekuşu nu tekrar önceki demirlediğim yere demirleyerek geceyi bekledim. Bakalım bir sıkıntı olacakmıydı?

0 yorum: