Eceabat
Sallantıların yol açtığı iç hasar
Boğazın en dar yei ve inip çıkan gemiler
Gökyüzündeki bulutları gördükçe de aklıma Şarköy Gelibolu arası geliyor ve vazgeçiyorum. Evet, macera ama bu kadar da göz göre göre değil.
Mümkün olduğunca ortadan gitmeye çalışıyorum.
Kıyılarda ters akıntılar olduğunu söylemişti üstatlar. Bu arada hava kararmaya
başladı. Bulutlar oluşuyordu. Karşıda Eceabat balıkçı barınağı göründü. Sancak
tarafımda güzel bir koy var. Girsem mi diyorum?
Bu koya birsonraki seferimde gireceğim
Eceabat Balıkçı Barınağı
. Buradan
itibaren Çanakkale boğazını geçene kadar motorla gitmek gerekiyor.
Saat 11.00
olmuştu. Hemen bulunduğum yerden çıkarak karşıda görünen burna rota tuttum.
Burnu geçince hava sertlemeye başladı. Gene bir maceraya girmek üzereyim diye
aklımdan geçti. Nedense hep iki burun arasında hava sertliyor.
Boğazın en dar yei ve inip çıkan gemiler
Gökyüzündeki bulutları gördükçe de aklıma Şarköy Gelibolu arası geliyor ve vazgeçiyorum. Evet, macera ama bu kadar da göz göre göre değil.
Eceabat a varmadan önce Çanakkale boğazının
en dar yerini geçmem gerekiyor. Motora çeyrek yol vermeme rağmen akıntının da
etkisiyle Devekuşu iyi hız yapıyor. Hızı ölçemiyorum ama hissediyorum. Arkamdan
gelerek aşağıya inen gemiler ve karşımdan gelerek Marmara ya çıkan gemilerin
oluşturduğu dalgalar Devekuşu nu etkiliyor.
Bu koya birsonraki seferimde gireceğim
Eceabat Balıkçı Barınağı
Barınağa girdim.
Tam karşımdaki boşluğa baştankara iskelemdeki balıkçı teknesindekilerden yardım
alarak yanaştım.
Bağlandıktan sonra sancak tarafımda
gördüğüm kahveye çay içmeye gittim. Her bağlanmadan sonra canım müthiş bir
şekilde çay çekiyor. Sanki çay krizine giriyorum. Kahveye girdiğimde ‘’selamünaleyküm
dedim’’ kimseden ses yok. Herkes yüzüme bir garip şekilde bakıyor. Tekrar
yüksek bir tonla ‘’selamünaleyküm’’ Beyler dedim. Bir iki kişiden yanıt geldi. Galiba buranın
insanı böyle. Çayımı içip parasını ödedikten sonra, teknenin içini toparlamak için
balıkçı barınağında bağlı duran Devekuşuna döndüm. İyi ki dönmüşüm. Bulutlar gökyüzünü iyice
karartmıştı. Aniden bardaktan boşalırcasına başlayan yağmur rüzgârla birlikte
kışı anımsattı.
Eceabat Balıkçı barınağında kaporta kapağından dışarı baktığımda ki görüntü
Beş gündür ayağımdan çıkarmadığım çorapları
çıkarıp çöpe attım. Zaten birbiriyle eş değildi. Denizde kıyafet en az ihtiyaç
duyulan şeymiş. Ben boşuna bir yığın çamaşır almışım.
Yanımdaki balıkçı teknesinin motoru gece
yarısı çalıştı. Kaportadan kafamı uzatıp dışarı baktığımda hareket ettiğini
gördüm. Yağmur hala aynı şiddetiyle yağıyordu. Uyumuşum.
30. Mayıs Çarşamba
Sabah uyandığımda yağmur dinmiş, yerini
güneşli bir havaya bırakmıştı. Eceabat ın deniz kıyısı dışındaki diğer sokağını
da gördükten sonra, feribot iskelesinin diğer tarafındaki, sıra sıra hediyelik
eşya satan stand ların karşısındaki camında kartona ‘’wırless’’ yazılmış olan
kafeteryaya gittim. Laptop ve telefonumu şarj a koyduktan sonra çayımı içerek
kendime gelmeye çalışıyorum. Bu arda hava durumunu kontrol ettim. Saat 15.00 e
kadar rüzgâr yok, sonrasında ise şiddeti çok az. Deniz yüzeyi de bunu teyit
ediyor.
Kilitbahir hemen birkaç mil karşımda,
Seddülbahir ise yaklaşık 14 deniz mili mesafede. En kötü Kilitbahir e
sığınırım. Benzin depomu doldurup, boşta kalan 2 adet 5 litrelik su bidonumu da
benzinle doldurdum. Büyük bir ihtimalle bundan sonra Saroz körfezinde benzinci
bulmam zor olacak. Olan akaryakıt istasyonları da barınaklardan çok uzakta
olacaktı.
Yarın, Seddülbahir
0 yorum: