Seddülbahir
Kilitbahir
Kilitbahir kale be barınak girişi
Biraz ileride pruvamda bir balıkçı teknesi var, sanki üstüme geliyor. Daha sonrada sancağımdan geçmek ister gibi dümen kırıyor. Ne yapacağını anlamaya çalışırken olduğu yerde dönerek çapari yaptığını fark ettim. Balıkçı teknesine çok yaklaşmamak içim biraz gemi yoluna doğru çıktım.
Abide
Seddülbahir Balıkçı Barınağının uzaktan görünümü
Seddülbahirde sığlığı belirleyen fener ve arka planda kıyı emniyetinin binaları
Seddükbahir Köy kahvesinden barınağın ve devekuşu nun görüntüsü
Devekuşu Kılavuz botlarının arasında
Tarihi Kale
Saat 10.00 civarı Eceabat tan ayrıldım.
Önümdeki ilk uğrak yeri olabilecek Kilitbahir e 15 dakika sonra vardım. Gelibolu da yaşadığım feribot iskelesi
sıkıntısından sonra aynını da burada yaşamak istemedim ve Seddülbahir e devam
ettim.
Kilitbahir kale be barınak girişi
Biraz ileride pruvamda bir balıkçı teknesi var, sanki üstüme geliyor. Daha sonrada sancağımdan geçmek ister gibi dümen kırıyor. Ne yapacağını anlamaya çalışırken olduğu yerde dönerek çapari yaptığını fark ettim. Balıkçı teknesine çok yaklaşmamak içim biraz gemi yoluna doğru çıktım.
Bu coğrafya da
bu ülke için hayatlarını veren şehitlerimizin ruhlarına dua ederek Kilitbahir i
geçtim. Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Abide
Denizin üzeri
çarşaf gibi. Hâlbuki Çanakkale boğaz
geçişi benim en ürktüğüm yerlerden biri idi. Arkamdan gelen bir Ro-Ro gemisi
yanımdan geçtikten sonra geminin azametiyle doğru orantılı olan dümen suyu
dalgaları, devekuşu nun kafasını bir yukarı bir aşağıya sallamasına yetti.
Gelen dalgaları daha kolay geçmek düşüncesiyle,
kıyıya yaklaşmıştım. Bu arada kıyıdaki ters akıntıyı hesaplamadığımdan
hızla ilerleyen Devekuşu sanki arkadan çekiyorlarmış gibi ağırlaştı.
Seddülbahir yönünden bir yelkenli motor
seyriyle kıyıdan yukarı çıkıyor. Açığında iki kırmızı şey var. Şamandıra
sandığım iki adet kırmızı ‘’şey’’ e yaklaştıkça tekne olduklarını, daha da
yaklaşınca yangın söndürme tekneleri olduğunu gördüm. Yan yana tam yol yukarı
çıkıyorlardı. Tabi onların dümen suyundan çıkan dalgalarda Devekuşu nu
etkiledi. Demek ki racon bu diye düşündüm. Büyüksen, güçlü makinen varsa baş
git. Diğerleri ne yaparsa yapsın. Kılavuz botları da bunu yapmıyorlar mı?
Çanakkale şehitlerimiz anısına dikilen abide
burnun üzerinden göründü. Biraz daha ilerlediğimde tüm azametiyle abide
karşımdaydı. Ve EGE göründü.
Ege ye çıkmadan önce son barınak olan
Seddülbahir e girmek için iki şamandıra arasından geçmek gerek. Kıyıdaki
kayalıkları çarşaf gibi denizde kırılan dalgalar sayesinde fark ettim. Hâlbuki
morto koyuna girmeyi düşünüyordum. Bilmediğin sularda bu riski alamadım.
Yorulmuştum boğazdan aşağı inerken. İki
şamandıra arasından geçerek Seddülbahir barınağına girdim.
Seddülbahir Balıkçı Barınağının uzaktan görünümü
Seddülbahirde sığlığı belirleyen fener ve arka planda kıyı emniyetinin binaları
Çok küçük bir balıkçı barınağı. Karada kıyı
korumanın binaları var. Kılavuz botları barınağın girişini iki taraflı işgal
etmiş. Köy yukarıda, tüm boğazı ve Ege yi kuşbakışı gören tepede.
Seddükbahir Köy kahvesinden barınağın ve devekuşu nun görüntüsü
Barınaktan içeri
girip motoru boşa aldığımda motorum stop etti. Sancağımdaki kılavuz botunu kol
kuvvetiyle yakalayıp bağlandım. Motoru tekrar çalıştırdım. Çalışıyor. Gaz
verdim mesele yok gibi. Bota binerek karaya çıktım. Arkada bağlanmış olan botta
bir görevli vardı. Nereye bağlanabileceğim hakkında yardımcı olmasını rica
ettim. Karşı tarafta bir boşluk vardı. Oraya bağlanabilirsin dedi. Motoru
çalıştırdım. Boşluğa orada bağlı olan kılavuz botunun arkasına sancaktan aborda
olmaya çalışıyorum. Motoru tornistana almak için boşa aldığımda motor stop
ediyor. Acele ile tekrar çalıştırıp tornistan gitmeye çalıştım ama arkadaki
tekneye dokunma noktasındaydım. Hemen boşa alıp kakıç yardımıyla arkamdaki
tekneye dokunmaktan kurtuldum. Motorum gene stop etmişti. 14 mil yolu sürekli motorla
gelmiştim ama bu kadar mesafede şişme olasılığı yoktu. Ayrıca gaz verdiğimde
hiç bir sıkıntı yaşamıyorum. Çok ta güzel gaz yiyor. Kakıç ve kol gücüyle
rıhtıma aborda oldum. Ve her zamanki gibi çay krizim tutmuştu.
Önceki yıllarda karadan geldiğim
Seddülbahir i bu sefer denizden gelerek geziyordum. Muhtarlığın yanındaki
kahvede oturdum. Aşağıda bağlı Devekuşu nu seyrederek çayımı yudumluyorum.
Köyde çay bahçesi işletenler gelen ziyaretçilerin para harcamadığından şikâyetçi.
Belediyeler bedava ziyaretçi getirmeye başladığından bu yana diğer turistler
pek gelmiyormuş.
Devekuşu Kılavuz botlarının arasında
Balıkçılar sahil
güvenlik ve yunuslardan şikâyetçi. Trolcülere bir şey yapamıyorlar olta
balıkçısına yapmadıkları eziyet kalmıyor diyorlar sahil güvenlik için. Trafik
polisinden beter oldular diyorlar.
Tarihi Kale
Aşağı teknenin
yanına inerken, iniş yolunun sağındaki tarihi kaleyi gezdim. Hemen tüm tarihi
eserler gibi bu kale de bakımsız ve perişan halde.
Tekneye indiğimde yanıma bir genç gelerek
teknenin benim olup olmadığını sordu. Özür dileyerek onun yerine bağlamış
olduğumu, yarın Çanakkale ye gideceğini, birinci sıraya kendi bağlanarak benim
ona aborda olmamı önerdi. Ona aborda olmam halinde zaten dar olan girişi iyice
daraltmış olacaktım. Ayrıca tam yol gelerek rıhtıma çarpmalarına 2 metre kala tam yol
tornistan yapan kılavuz botlarının oluşturduğu dalgalar ikinci sırada duran
Devekuşu nu nereye sallardı acaba?
Genç alkollüydü, elinden geldiğince kibar
olmaya çalışıyordu. Endişemi söylediğimde; babasının teknesinin birazdan geleceğini,
o teknenin barınağın içine bağlandığını ona Devekuşunu bağlayabileceğimizi ve
benim o şekilde daha rahat olacağımı söyledi.
Kılavuz botları
öyle hızla girip çıkıyorlar ki; barınaktaki tüm tekneler hareketleniyor.
Devekuşu da bu hareketlilik içinde ürkmüş tavuk gibi ne yapacağını şaşırıyor.
Yaklaşık bir saat sonra gencin (Ercan)
babası teknesiyle balıktan geldi. Kolyoz avlıyorlarmış. Devekuşu nu motor
çalıştırmadan halatlarla çekerek bulunduğu yerden aldık ve balıkçı teknesine
bağladık. Ercan ın ısrarıyla teknesine misafir oldum.
Ercan ın babası da teknede kalıyormuş. Sabah
erken balığa çıkacağını söyledi. Bende beni de uyandırmasını ben de Saroz a
Kabatepe ye girmek istediğimi söyledim. Tuttuğu kolyozlardan verdi. Köyden
aldığım şarabı da açtım. Yemeğimi yedikten sonra yattım, ama ikide bir giren
çıkan kılavuz botları sayesinde uyanıyorum. Şarap ta fayda etmedi.
Yarın sabah boğazdan çıkmış olacağım.
Kabatepe ye oradan da Saroz körfezini gezmeye devam edeceğim.
0 yorum: