Altınoluk



6 Haziran Çarşamba
    Sabah  Assos tan ayrıldım. Hava batı dan hafif esiyor. Liman çıkışında hemen yelkenlerimi açarak yönümü Midilli adasına çevirdim.

  Tramolalarla ilerlemeye çalışıyorum. İlk tramolada Kadırga burnuna ulaşmayı hedefledim ama hedefim tutmadı. Tekrar midilli. Bu sefer biraz yol yaptıktan sonra attığım tramola ile kadırga burnunu geçerek koyun dışındaki yazlık evlerin hizasına geldim. Bir deniz mili ilerlemek için üç deniz mili yol yapıyorum. Nasılsa acelem yok. Siteleri biraz geçince hava kaldı ve Devekuşu rüzgârsız denizde sallanmaya başladı. Yelkeni indirmek istemiyorum. İnatlaşıyorum ya aklımca. Kakıcı bumbaya takıp oturağa sabitledim. Bumba bir o yana bir bu yana sallanmayacak ve kulağımı tırmalayan gırç gırç sesleri olmayacak.
   Rapala yı hazırlayarak suya attım. Belki akşam yemeğim deniz den çıkar. Rüzgâr hala yok. Motoru çalıştırarak rölanti gazda ileri viteste, sırtı çekiyorum. Bu sayede tekne de sallanmaktan kurtuldu. Arada hafifte olsa esen rüzgârın Devekuşunun hızını arttırışını hissedebiliyorum.



Bir yanım Türkiye bir yanım Midilli. Gece ışıklardan anladığım kadarı ile birçok köy var Midilli nin bana bakan yakasında . Ama köylerin arasında yazlıklar yok sanırım. Köy öbekleri diyeyim. Bizim kıyı ise boydan boya ışık kirliliği. Yazlık evler o kadar çok ve kıyıyı kapatmış ki, gece seyir yapan teknelerin barınak iskele-sancak fenerlerini görebilmeleri ve ayırt edebilmeleri imkânsız.
   Çok ağır ilerleyebiliyorum. Arada rapalamı kontrol ediyorum ama boş. Küçükkuyu ya yaklaştım. Karşıda kaz dağlarının eteğinde yolda kıvrılarak yukarı çıkan araçları görebiliyorum. Küçükkuyu barınağı göründü. Bugünkü hedefim Küçükkuyu. Barınağın girişine doğru yaklaşırken rüzgâr kendini hissettirmeye başladı. Pupadan tatlı tatlı esiyor.
    Bir iki ayar uğraşısından sonra ayıbacağı yaptım. Rüzgâr arada arttıkça Devekuşu nun karinasından gelen su sesi de değişiyor. Onca saat sabır hatta inatla beklediğim rüzgâra kavuşunca Küçükkuyu ya uğramayı dönüşe bırakarak Altınoluğa gidiyorum.

   Altınoluk barınağı önüne geldiğimde yelkenlerimi indirerek barınaktan içeri girdim. Her yer dolu. Ortada büyük bir tur gemisi duruyor. Biraz daha ilerlediğimde çekek yerinin dibinde bir yar gözüme takıldı. Büyük bir ihtimalle çekek yeri olduğundan sığ bir yer. İlerlemeye devam ediyorum. Motoru boşa aldığımda gene stop etti. O hızla gözüme kestirdiğim boşluğa ilerledim ve iskelemde kalan tekneye tutunarak hızımı kestim.
    Kamara üzerindeki tutamaktan hemen bir iple yandaki tekneye bağladım ve baş ipini alarak karaya çıktım ve bağladım. Geri dönüp, tutamaktaki ipin yerine kıçtan Devekuşunu yandaki tekneye bağlayarak sabitledim. Şimdilik rahatım ama bağlandığım tekne çıkarsa kıçtan demir atmam gerekecek.
    Assos tan ayrılalı 10 saat olmuştu. Yorulmuştum. Kıyıya çıktım. Tam karşımda bir otel var. Çay pahalıdır diye düşünerek ilerledim. Meydan daki çay bahçelerinden birine oturarak iki çay içtim. İki TL. Hava neredeyse kararmak üzere.






Tekneye geldim ve dizüstü bilgisayarı aldıktan sonra kablosuz internet bağlantısı olan bir kafeterya aramaya koyuldum. Telefonumda kullandığım 250 MB lık aylık paketin bitmesini istemiyorum. Oturduğum kafeterya da maillerime bakıp blog a günün gelişmelerini yazdıktan sonra saat 23.00 te tekneye geri dönerek uyuma provalarımı tekrarladım.
   Sabah benzinimi tamamlayıp yola devam etmeyi düşünüyorum.

7. Haziran Perşembe
     Altınoluk su ürünleri kooperatifinde çayımı içerek kahvaltımı yaptıktan sonra, yaklaşık 1 km yürüyerek ana yola çıkıp benzin istasyonuna gittim. Sabah olmasına rağmen güneş yakmaya başlamıştı bile. On litre benzin alarak tekneye geldim.
     Almış olduğum benzinin tamamını depoya doldurdum. Motoru çalıştırmak için ipi çektim. Çalışmaya niyetlendi ama hemen ardından çalışmaktan vazgeçti. En az on sefer denedim yok, çalışmıyor. Karbüratörü boğduğumu düşünüyorum. Biraz beklersem belki çalışır.
    Hava çok sıcak teknede beklemek işkence gibi. Tekneden çıkarak kooperatife geldim. Burası biraz olsun gölge. Neredeyse öğlen oldu. Tekneye gidip tekrar denedim motoru çalıştırmayı ama maalesef çalışmıyor.
   Damla Marin teknik servisten Hakan beyi tekrar arayarak neler yapabileceğimi sordum. Ben karbüratörün aşırı benzin ile boğulduğu şeklinde yönlendirdiğim için bujileri söküp yarım saat beklememi ve sonra tekrar denememi önerdiler.
    Bujileri elimdeki alet edevat ile sökmek beni çok zorladı. Sonunda sökmeyi başardım ama. Buji tırnaklarını küçük Lpg tüpümde yakarak ve daha sonra da silerek temizledim. Ben bunları yaparken yarım saat geçmişti zaten. Her iki buji yi de takarak elimle boşluklarını aldım. İlk bujiyi sıkıştırdım ve sıra ikinciye gelmişti, tam sıkılık sağlamak amacıyla bir tur daha sıkmaya çalıştım derken ‘’çıt’’ buji kırmayı da becermiştim sonunda…
    Kırılan buji nin motor içinde kalan parçasını yerinden söktüm ve cebime koyduktan sonra tekneyi kapatıp dışarı çıktım. Yeni bir süreç başladı. Oysaki ben sabahtan daha gitmeyi düşünüyordum. Balıkçı kooperatifindekiler Mümtaz usta diye birinden bahsettiler.
    Mümtaz usta nın yeri sanayideymiş. Sanayi de bulunduğum yerden yaklaşık iki üç kilometre uzakta. Ana yola çıkarak minibüse binmemi, benzinciye 100 metre kala inerek oradan içeriye yaklaşık bir kilometre kadar yürümem gerektiğini söylediler. Cebimde iki parça olmuş bir buji yola koyuldum.
     Ana yola çıktığımda bahsedilen benzinci olduğunu sandığım bir tabela daha buradan görünüyordu. Bu kadar cık yol için minibüse binilir mi?  Benzinliğin yakınlarına geldiğimde sola doğru sanayi sitesi tabelası göründü. Hava oldukça sıcak ve tüm vücut suyum sanki dışarı akıyor gibi hissediyorum. Mümkün olduğunca gölgeden yürümeye çalışsam da yeşil kıtlığından gölge oluşturacak unsurlar, ağaçlar eksik. Güzelim yurdum sanki sahra çölü. Sitelerin içinde cılız zeytin ağaçları var ama yetersiz. Yazlık siteler yapılmadan buralarda kim bilir ne ağaçlar vardı. Bunu denizden karaya baktığınızda hissetmemek imkânsız. Güzelim tepeleri kaplayan yeşilliklerin içinde beton blokları. Tüm kıyılarımda.
     Karşıma çıkan belediyenin bakım atölyesine geldiğimde yol ikiye ayrılıyor ama burada tabela yok. Kapıdaki görevliye sorduğumda sağdaki yoldan gitmem gerektiğini söyledi. Sağa döndüğümde sanayi sitesi karşımdaydı. Sanayi ya girdiğimde tekrar sordum, üç dükkân ilerde diye tarif ettiler.
    Mümtaz usta nın dükkânına vardığımda vücudumdaki tüm su dışarı fışkırmış ve sırtımdaki tişört yıkanmış sıkılmayı bekliyordu. Biraz oturup dinlendikten sonra olayı kısaca anlattım. Aynından elinde yeni buji olmadığını ama aynı standartta benzer bir çıkma buji bulabileceğini söyleyerek çekmecelerindeki bujileri karıştırmaya başladı ve bulduğu bir bujiyi temizleyerek bana verdi. En azından işimi görebilecektim. Borcumu sorduğumda zaten çıkma buji ne parası dedi. Ayrılırken kartını ve telefon numarasını aldım. Ola ki çalıştıramazsam haber verip yardıma çağırabilirdim.
   Sanayiden ayrılıp aynı yolu yürüyerek tekneye vardığımda saat 16.00 yı geçmişti. Bujiyi taktım. Benzin pompasını tekrar sıkıştırdım ve ipi çektim. Hayır. Çalışmadı.
   Mümtaz ustayı arayıp durumu anlattım. Oğlu arda nın liman civarında olduğunu birazdan benim yanıma gelerek yardımcı olacağını söyledi. Yarım saat sonra Arda geldi ve öncelikle ateşleme sistemini kontrol ettikten sonra sorunun yakıt sisteminde olduğunu söyledi. Motoru elindeki tornavida ve aletlerle karıştırdıktan sonra motor çalıştı. Ama benim içim rahat değil. Hala o ilk benzinle gelen pislik bir yerlerde bana hain tuzaklar hazırlıyor eminim.
   Damla Marin teknik servisi ile konuyu tekrar görüştük. Karbüratör için gerekli olan birkaç parçayı kargoya verecekler ve yetkili servis olmamasına rağmen Mümtaz usta karbüratörü temizleyerek bakımını yapacak.
    Arda bundan sonra elindeki tornavidayı motorun bazı yerlerine soktuktan sonra istersem bu haliyle bile çalışacağını söyledi. İşlerinin çok yoğun olduğunu ve yetişemediklerini bu nedenle de önceden haberleşmemizin faydalı olacağını söyledi ve ertesi gün haberleşmek üzere ayrıldık.
   
    8 Haziran Cuma
    Sakallarım uzamış ve ben traş olmaya üşeniyorum. En iyisi berbere gidip traş olmak. Tembelliğim tüm gücüyle üstümde. Hani üzerinden tembellik akıyor derler ya, o durumdayım.
    Bugün okumayı düşündüğüm bir kitabi elimdeki torbaya koyarak, ara sokakta gözüme kestirdiğim bir berber dükkânına girdim. Tüm gün kitap okumak dışında yapılacak pek bir şey yok. Traş olup olmayan saçlarımı da yıkatınca rahatladım. Her zamanki çay bahçesine giderek öğlene kadar kitap okumaya devam ettim.
   Öğleden sonra Mümtaz ustaya telefon ederek ne zaman gelebileceklerini sordum. Kargoyu daha almadıkları ve iş biraz rahatlayınca geleceklerini söyledi. Geliş saati belli olmadığından bir yere de ayrılamıyorum. Ortalıkta bir o yana bir bu yana gezinerek vakit geçirmeye çalışıyorum.
    Sabah tekneden ayrılırken okuduğum kitap bitti. Şimdi ‘’Tek Başına’’ tekneden aldım. Babasının aldığı bir yelkenli ile tek başına dünya turuna çıkan Tania nın hikâyesi.
    Ustanın geliş saati belli olmadığından tüm alanım tekne, kooperatif ve tekneyi uzaktan da olsa görebileceğim bir çay bahçesi.
    Akşam oldu gelen giden yok. Balık ekmek 5tl çay 50 krş. Motorun tamiri umudu yarına kaldı.

     9 Haziran Cumartesi
    İskelemde duran ve benim arkadan koltuk aldığım tekne bugün çıktı. Kıçtan demir atmadığım için Devekuşu nun arka tarafı boşta kaldı. Demiri elime alarak kooperatif binasının önünde bağlı olan bir sandaldan demirimi bıraktım. Geriye dönerken ayağımın kaymasıyla düştüm ve sağ kaval kemiğimi çarptım. Biraz sıyrılmış ama çok acıyor. Tekrar Devekuşuna döndüm ve demir ipini kastım. Ortada bir yerlere takıldı, tutacak gibi görünüyor.
    Bugünü de kitap okuyarak ve üçgenimin içinde gezinerek geçirdim. Çekek yerinde bakım yapılan tekneleri izliyorum bir yandan. Benim sevmediğim zımpara işi sabırla yapıldığında ne kadar güzel sonuçlar verdiğini gözlemledim.
    Mümtaz usta iş yoğunluğundan dolayı gelemediğini ilk fırsatta geleceğini söylüyor.

    10 Haziran Pazar
   Mümtaz ustadan umudu kestim. Motoru çalıştırmayı deneyeceğim ve çalışırsa Altınoluk tan çıkarak Ören e gideceğim. Ören de Neuromarin var. Sahibi olan Deniz beyin ilgileneceğinden eminim. En kötü ihtimalle daha uygun bir bağlanma yeri olacak, belki birkaç gün İstanbul a da giderim.
   Motorum tek iple çalıştı. İçini kurcalayan tornavidanın faydası olmuş demek ki. Ve vites boştayken de stop etmiyor. Elimde taşıyarak attığım demir öyle bir tutmuş ki gelmiyor. O kadar sığ yer olmasına rağmen. Tekrar suya girerek demiri dipteki yerinden aldım. Baş halatını çözdüm, yanımdaki tekneye bağladığım halatın ucunu elimde emniyet için tutarak çok dar açıyla girdiğim yerden aynı dar açıyla çıktım.




0 yorum: