ILDIRI
Urla dan Ildır a minibüsler yarım saatte
bir geçiyor. Durakta minibüs beklerken genç bir çift geldi. Onlar da Ildır a
gidiyorlarmış. Ildır girişinde bir çay bahçesi işletiyorlarmış.
Minibüs Ilıca dan dönerek sitelerin
arasından Ildır a gidiyor. Çeşme Ilıca daki otellerin çirkinliği uzaktan bile
insanın midesini bulandırmaya yetiyor.
Ildır a 500 metre kala gençlerin
işlettiği çay bahçesinin önünde minibüsten indik. Çay bahçesinin yanında bir
dere akıyor. Doğal güzelliği bozan derenin sol tarafındaki otelden gelen
animatörlerin çığrış ve haykırışları olmasa ….
Biraz oturup bir bira içtikten sonra köye
doğru yürümeye başladım. Şapkamı yanıma almayı unutmuşum. Güneş tam tepemde.
Soğuk bir bira sıcak bir İzmir gününde çok hoş oluyor
Köy meydanında Rumlardan kalma bir çeşme. Maalesef kitabesi rumca olduğundan kireç ile boyanmış. ÇOOK ÜZGÜNÜM
Ildır ın adının aslında Ildırı olduğunu
köyün girişindeki tabelayı gördüğümde öğrenmiş oldum. Şirin bir köy. Tüm köy
sit alanı. Bu nedenle köy dışında yeni yerleşim yerleri planlanıyormuş.
Barınağa doğru ilerledim. Daha sonraki yıllarda (programıma göre 2014) denizden
Devekuşu ile geleceğim yerleri en azından karadan görerek fikir edinmeye
çalışıyorum. Barınak civarında Nusret Amca ile karşılaştık. Köy kahvesinde
sohbetimize çay eşliğinde devam ettik.
Nusret abiyle yapılan muhteşem sohbet
ter benim her zaman her yerimden akıyor
Dönüş için Minibüse bindim. Minibüs Urla dan
sonra otobana girerek yoluna devam etti. Güzelbahçe de ineceğimi şöföre önceden
hatırlatmam lazımmış. Yapacak bir şey yoktu. İzmir e kadar gitmiş oldum. İzmir
den tekrar bir minibüse binerek Güzelbahçe barınağına döndüm. Hava çok sıcak.
Teknenenin içindeki termometre 40.8 ‘C
Barınak çay ocağında ağaçların altına
oturarak günü geçirdim.
0 yorum: