Tekirdağ a Dönüş
Kamyon la Tekirdağ Yelken Kulubünün
bahçesine girdik. Peşinden vinç te
geldi. Kursiyerlerin mini kale top oynadıkları kale direğini ve bir adette
oturma bankını kullanarak Devekuşu nu kamyondan indirdik. Altına lastiklerle
destek yaptık ama Tekne başı aşağıda duruyor. Bir şekilde bu sıkıntıyı da
çözerek onarımları yapıp yola devam etmeyi planlıyorum. Bu arada gelmeden eşimi
de arayıp Tekirdağ a gelmelerini birkaç
gün Uçmakdere de kalıp dinlenmeyi düşündüğümü söylemiştim. Onlar da dün bir
arkadaşımızın yazlığına geldiler. Bugün işlerim bitince Tekirdağ da buluşup
Uçmakdere ye gideceğiz.
Devekuşu nun bu şeklide durması halinde
hiçbir tamiratın yapılamayacağı aşikar. Arkası havada burnu yerde duruyor. En
azından tahtadan hazırlanacak bir destek sistemiyle ön tarafı kaldırılabilir.
Bu amaçla sanayi ye Hüseyin ustanın yanına gittim. Kardeşi Halil bey de
oradaydı. Durumu izah ettim. 5x10 tahtalar alarak 75 er cm den kestik. Bazı
parçaları da 40 ar cm den keserek Halil beyin arabasına koyduk. Karşı komşudan
bir hidrolik kriko emanet alarak yelken kulubüne vardık. Halil bey ile destek
parçalarını hazırladık.
Beraberimizde getirdiğimiz hidrolik kriko
ile Devekuşu nun ön tarafını kaldırmak ve altına hazırladığımız ağaç desteği
koymak için krikoyu hazırladım. Kriko ile Devekuşu kalktıkça aynı zamanda da
yana doğru kayıyor. Kayma ihtimaline karşı hazırlanan diğer desteği eğik bir
şekilde alta yerleştirip, kriko ile kalktıkça dik duruma getirerek bir şekle
koyabilmeyi planlıyorum. Önceden destek olsun diye koyduğumuz hurda kamyon lastiklerini ağaç parçayı
yerleştirmek için aşağıdan almak lazım.
En üsteki lastiği çektim. İkinci lastiği de
çekmek için eğildim ve sürüyerek yan tarafa çekmeye çalışırken müthiş bir
acıyla yerimde zıplamaya başladım. Lastik dönerek gelmiş ve sağ ayak
başparmağımdaki tırnağı etten ayırarak kaldırmıştı. Nasıl ve ne diyerek
bağırdım hatırlamıyorum ama karşımdakiler donmuş ve sadece bana bakıyorlardı.
Tırnağı elimle yokladım, tamamen kopmuş
sanırım. Hemen hastaneye gidelim dedikten
sonra , sargı bezi veya kağıt peçete istedim.Hakan hoca bi koşu gidip elinde bir parça peçete ile döndü.
Halil Bey in arabasıyla Devlet hastanesinin
yolunu tuttuk. Yolda Ecz. Caneri aradım . Mesaisi bitmiş eve gidiyormuş. Dön
biz acile gidiyoruz diyerek hastaneye gelmesini istedim.
Tırnağım tamamen kalkmış. Acil serviste
müdahale eden hekim önce çekmeden sarmayı ve kendi kendine düşmesini beklemeyi
önermesine rağmen muayene ettikten sonra kesinlikle çekilmesi gerektiğine karar
verdi. Tırnağımı üç yerden lokal anestezi yaparak çektiler. Çekilen
tırnağı tam çöpe atacaktılar ki atmayın
bana verin hatıra olarak saklayacağım dedim. Tırnağımı bir sargı bezine koyarak
cebime attım. Hala teknede iple tavana asılı duruyor.
Daha sonra röntgen çekmemizi söylediler.
Röntgene giderek parmakta veya ayakta kırık olup olmadığını anlamak için
röntgeni çektirdik. Neticeyi beklerken eşimi aradım. Yelken kulubüne
gelmelerini ancak Uçmakdereye gitmeyeceğimizi İstanbula gideceğimizi söyledim.
Tabi ki nedenini sordu. Tırnağımı sıkıştırdım dediğimde çok daha büyük bir şey
olduğundan şüphelendi.
Bu esnada röntgen neticemizi aldık ve
acildeki hekime götürdük. Bereket kırık , çatlak yokmuş. Reçeteye ağrı kesici
ve antibiyotik yazdı. Caner in arkadaşından ilaçlarımızı alarak Yelken kulubüne
döndük.
Denizde antreman yapan sporcularda karaya
çıkmıştı. Oldukça kalabalıktık. Herkesin omuz vermesiyle Devekuşunu kaldırarak
ikinci kale direğini de teknenin altına yerleştirdik. Artık Devekuşu düz
duruyordu. Olan benim tırnağa oldu. Hastanedekiler ve Halil bey fazla sürmez
üçbeş günde geçer diyorlar.
Bu esnada eşim, kızım ve Nevzat ın
arabasıyla yelken kulubüne geldiler. Beni ayağım sarılı seke seke Devekuşunun
altını lastikle desteklemeye çalışırken gören eşim tarafından biraz
parlatıldım.
Nevzat arabayla İstanbul a götüreyim diyor.
Gerek yok. Otogara gider otobüse bineriz. Nasılsa İstanbul daki evin önüne
kadar servis var. Tekirdağ otogarına gittik biletimiz aldık ve İstanbul a doğru yola koyulduk.
Tırnak gitti kavga bitti
Hekimlerin önerisi ilk hafta her gün
pansuman yaptırmak. Bu yüzden Uçmakdere ye gitmekten vazgeçmiştim. Lokal
anestezinin etkisi her geçen saat azalmaya başladığından ayağımda sızlamaya
başladı. Bir varsam da eve yatsam. Dün akşam kamyonda hiç uyumamıştım. Uyumadan
ikinci güne devam ediyorum.
Nihayet İstanbul a ve eve vardık. Hemen
yattım çok geçmeden uyumuşum. Arada acı hissederek uyanıyorum ama saate bakmaya
korkuyorum.
19 Temmuz Perşembe
Sabah saat 10.00 da uyandım. İyiki iki
gündür uyumamışım. Belki bu nedenle acıya rağmen uyuyabildim.
Öğlenden sonra pansuman için dispansere
gittim. Sargıyı açarken canım yandı. Ama bu can yanması bir şey değilmiş.
Yaranın üzerine baticon u döktüler ki avazım çıktığı kadar bağırmaktan kendimi
alamadım.
Dün üç beş günde geçer diyorlardı. Bugün ise
bir iki ay sürer demeye başladılar. Hakikatten bu kadar uzun sürecekse yandım.
Benim geziye devam etmem imkansızlaşacak. Maalesef uzun sürdü. İlk ayakkabıyı
olgumun düğün töreninde 8 Eylülde giyebildim. Hala bugün tırnak tam olarak
yerine gelmedi(23.mart.2013).
Bu nedenle gezinin Marmara denizi etabı 2013
e kaldı. Tabi bu arada Devekuşunun bazı bakımlarını ve değişikliklerini de
yapmam gerekiyor. Yaklaşık 7 aylık sürede devekuşu, Amatör denizcilik, ileriki
yıllarda planda olan Akdeniz ve Karadeniz gezileri için ne tür bir tekneye
ihtiyacım olduğunu da düşünmek ve planlamak için yeterli zamanım vardı.
Uzun geçen kış günleri hakkında bazı
gelişmeleri de sizlerle paylaşmalıyım. Özellikle nasıl bir tekne olmalı. Bu sürede
ne tür çalışmalar yaptım? Ne kararlar aldım? 2013 te ne yapacağız?
İlk olarak söyleyebileceğim; Devekuşu bu sene
kaldığı yerden gezilerine devam edecek. 19 Mayıs 2013 te veya bakımları yetişirse 23. Nisan 2013 te
Tekirdağ dan tekrar denize açılacak.
0 yorum: