Devekuşu nun Sezon Hazırlıkları-1



  Bugün 27. Mart Çarşamba. Sabah uyandığımda hava yağmurluydu. İstanbul dan öyle canım sıkıldı ki ne olursa olsun gideceğim dedim kendi kendime. Saat 11.00 otobüsüne bindim. 13.00 te Tekirdağ a varmıştım. Yağmur yok, ama hava bulutlu. Yelken kulübünün önünde otobüsten indim. Kulübe girdiğimde Altan abiden başka kimse yoktu. İzin günüymüş. Bu hafta sonu da yarış varmış. Geçen hafta da İstanbul da yarışmışlardı.
  Devekuşu nun yanına gittiğimde naylon örtüsünün altında, römorkunun lastikleri inmiş vaziyette beni bekler buldum. 



    Üzerindeki naylon örtüyü kaldırdım. Kaportaya koyduğum küçük kilidin anahtarını gece evde aramama rağmen bulamamıştım. Yani Balıklı ova da başıma gelene benzer bir olay. Üstten tutan iki vidayı sökerek kapağı açtım. İçerisi hiç nem almamış. Boşa vakit geçirmektense yapmayı planladığım yalpalıkların kartondan şablonunu çıkarayım. Altan ağabey bana büyükçe bir mukavva verdi. O nunla beraber kağıttan şablonu yaptık. Eski dümen palasından iki yalpalık çıkarmaya çalıştım. Olmadı. İki parça çıkarmak imkânsız. Kartonu alarak sanayi ye Hüseyin ustanın marangoz atölyesine gittim.
   Hoş beş sohbetimizden sonra iki dükkân ilerdeki ağaç bıçkı işi yapan atölyeye giderek iki tane meşe parçası aldık. Dükkâna gelerek parçaları benim çıkardığım şablona göre keserek hazırladık. Dış tarafına da el frezesiyle pah açarak yuvarlak hale getirdik.
   Yalpalık parçalarımı alarak çıktığımda yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Minibüse binerek yelken kulübüne geldim. Hazırlanan parçaları teknenin altına bırakarak kulübe girdim. Kasım ağabey, Birol bey oradaydılar. Daha sonra aramıza Bülent Bey de katıldı çaylarımızı içerken dereden tepeden konuşuyorduk. Saat 20:yi geçiyordu. Onlar evlerine gitti. Ben de Devekuşu na. Yeni bir uyku tulumu almıştım. Bu gece bakalım donacak mıyım yoksa tulum işe yarayacak mı?
    Gece yağmur aralıklarla devam etti. Sabah saat 6.30 da uyandım. Tekneden indiğimde gece bekçisi Recep Beyin hızla yaklaşmakta olduğunu gördüm. Birini gördü ama tanıyamadığı için meraklanmış. Acaba kim diye?
    Karşı taraftaki börekçiye giderek kahvaltımı yaptım. Daha sonra sabah sporu. Limana kadar yürüdüm. Daha sonra balıkçı barınağındaki çay ocağında çay içtikten sonra yelken kulübüne geri döndüm.
   Kıç tafra aynayı yan bağlantılara tutturacak bir paraçol istiyorum. Motoru ortaya aldığımda mukavemeti artırma düşüncesiyle. Keşke dün o parça için de bir karton mastar hazırlasaydım. Bir parça mukavva kestim ve iki köşeyi de alıştırdım. Saat 8.00
  Minibüse binerek sanayiye Hüseyin ustanın dükkânına vardığımda tahta aldığımız bıçkıcı daha dükkânını açmamıştı. Saat 9.30 a kadar iki tahta parçası almak için bekledim.
  Aldığım tahtaları getirdiğim karton mastara göre kestik. İç taraflarını pahlamak kaldı. Öğlen saat 13.00 gibi yelken kulübüne geri döndüm.
   Tüm kadro kulüpteydi. Bir yandan da yağmur yağmasam mı diyor. Teknede kalsam ne iş yapabileceğim bu yağmurda. En iyisi Uçmakdereye gitmek. Duruma göre cumartesi veya Pazar geri dönerim.
   Uçmakdere den bazı malzemelerimi ve küçük jeneratörümü almak istiyorum. Jeneratörü önceden bir kontrol etmek istedim. Bir yıldan beri çalışmıyordu. Tabi’i ki gene çalışmadı. Altındaki benzin pompası görevini gören parçayı söktüm. Haznenin içi kireç kaplanmış. Temizledim ama hala benzin gelmiyor. Yukarıdaki benzin musluğunu söktüm, tıkalı iğne ile içini temizlemeye çalıştım. Temizledikten sonra parçaları yerine taktım. Nihayet çalıştı ama altından çok az da olsa benzin kaçırıyor.
   Cumartesi dönüş aracı aramam lazım. Köye çıkarak minibüsün cumartesi günü Tekirdağ a gidip gitmeyeceğini sordum. Her zamanki cevap. Sadece pazartesi-Perşembe. Avrupa nın mahrumiyet bölgesi diye boşa demiyorum. Gaziköy den kalkan dolmuşlarla geri döneceğim. Köyden eve gelirken Tekirdağ da gelen dolmuşa rastladım. Yarın beni almasını söyledim. Saat 7.30 da hazır ol dedi.
   30.Mart Cumartesi saat 7.30 da Uçmakdereden bindiğim dolmuşla Tekirdağ a geldiğimde saat 8.30 olmuştu. Yelken yarışı yapılacak ama rüzgâr yok. Sporcu, yönetici ve hakemler öğlenden sonra rüzgâr çıkması ümidiyle bekliyorlar.
   Altan ağabey den jet motorunu ve keski alarak jeneratörü çalıştırdım. Eski pala iğneciklerini tornavida ile sökemediğim için kesmek zorundayım. İğnecikler zorlasa da söküldü. Teknenin içinde salma bağlantılarının uzun kalan uçlarını da kestim. Jeneratörü stop ederek aldığım malzemeleri kulübün malzemeliğine geri götürdüm.
   Boş duracağıma bari yalpalıkları yerine alıştırayım diyorum. Jeneratörü çalıştırmaya yeltendim ama çalışmadı. Belki tekrar sökmem lazım. Belki de gerçek bir tamire ihtiyacı var.
   Tekirdağ da durmak yerine İstanbul a gelerek yalpalıkları ve skeği gövdeye tutturmaya yarayacak krom parçaları yaptırmam ve ikinci bir iğneciği almam lazım. Bu nedenle saat 12.00 de otobüse binerek tekrar İstanbul a doğru yola çıktım.

0 yorum: