Bayram Sohbetleri-2 Denizci Toplum Olmak
‘’Denizci Toplum’’
olmak
Türkiye
coğrafyasında yaşayan bizler denizci bir toplum muyuz?
Ada değiliz ama ülkemizin adeta dört tarafı
denizlerle çevrili. Toplam kıyı şeridimizi düşünelim. Gelişmiş ülkelerle
kıyasladığımızda limanlarımızın sayı ve kapasitesi, ticari filomuzun gücü (Yabancı
bayraklı filo da dahil, armatörlerimiz değişik saiklerle Panama, Malta yada
vergi cenneti olarak adlandırılan ülke bayraklı gemileri tercih ediyor.) kişi
başına düşen deniz mahsulleri tüketimi, balıkçılığımız, Amatör denizciğimiz, su
sporlarındaki (Kürek, yelken vs) başarılarımız Dünya ve Avrupa ortalamasının neresinde?
ve Neden?
Bozkırdan gelerek
bu coğrafyaya yerleşen bizler, denize
alışamamış onunla haşır neşir olamamışız. Denizden korkmuşuz. Denizi bir
ayrılık, ulaşılmayacak kadar uzaklara gitmek olarak düşünmüşüz. Elbet bozkırlı
olmanın getirdiği bir uyumsuzluk var ama deniz kıyısında yüzyıllar geçmiş
olmasına rağmen bugün bile uyum sağlanamamıştır?
Bazı dönemlerde denizciliğimizin
gelişmesi için çabalar gösterilmiş olsa da bu konudaki çalışmalar daha çok askeri alanda kalmış, adamakıllı bir ticaret
filosuna bile Cumhuriyet dönemine kadar sahip olamamışız. Cumhuriyet döneminde
Kabotaj hakkının alınmasıyla başlayan gelişme ivme kazanamamış, ilerleyen
yıllarda karayolu taşımacılığına kaymış olmamız önce deniz taşımacılığını
ardından da demiryolu taşımacılığını olumsuz etkileyerek adeta bitirmiştir. Günümüzde
Deniz ticareti ve yat turizmi adına bazı şeyler yapılsa da çok cılız çalışmalar
olarak kalmakta ve böyle giderse kalmaya da devam edecektir.
Akla denizci
toplum olmak isteyip istemediğimiz sorusu geliyor. Denizci toplum olmak istiyor
muyuz? Bence istemiyoruz. Eğer isteseydik
tek başına bir Denizcilik Bakanlığımız olurdu. Şimdiki gibi hangi yetkinin
kimde olduğu tam belli olmayan bir karmaşadan kurtulurduk. Marinalar Turizm, barınaklar tarım, tekneler
ulaştırma bakanlığına bağlı olmazdı. Demek ki yönetimin vizyonunda deniz en
arka sıralarda. Hiçbir ülkede devleti yöneten hükümetlerin desteği olmadan
denizcilik gelişmemiştir ve gelişemez.
Denizci bir toplum
olmalı mıyız? Kesinlikle evet.
Denizci toplum olabilmek için, denizciliğin
gelişmesinin unsurlarından Ticari filo, Donanma, Tersaneler, Limanlar, Balıkçılık,
Sportif faaliyetler ve bu unsurlardan en önemsizi gibi gördüğümüz Amatör denizciliğimiz, hükümetlerin de
vizyonlarında olması ön koşuluyla birlikte ve beraberce gelişmek zorundadır.
Birini bir diğerinden ayırmak imkansızdır.
Denizci toplum
olabilmek için mutlaka ve mutlaka Amatör denizciliğimizin gelişmesi
gerekmektedir. Denizci toplum olmak istiyorsak,
toplumun %95 inin rahatlıkla ulaşabileceği küçük tekneler ile denizde
olmalıyız. Ama biz her nedense denizciliğe amentüsü olan küçük teknelerle kürek
çekmekle başlamak yerine milyon dolarlık teknelerde yüzlerce beygir gücündeki
motorlarla veya hiçbir sınıfa
koyamadığım jetski lerle kendimizi tatmin etmeye uğraşıyoruz. Denizcilik ve
meslek okulları açmak yerine her
mahalleye bir imam hatip açıyor veya bazı okulları imam hatip okuluna
devşiriyoruz
Ayrıca , Amatör
denizcilik ve Amatör denizciler; yani denizden profesyonelce para kazananlar
dışında kalan, ellerindeki avuçlarındakini deniz sevdası uğruna harcayanlar,
hiç yokmuş gibi varsayılıp, adeta itelenmekte denizden uzaklaştırılmaları için
elden gelen her çaba gösterilmektedir. En büyük sorun teknelerinin bağlanma ve
barınma sorunudur. Marinalara bağlanan
%5 lik gurup (Bunlarında en azından %95 i yabancı bayraklı teknelerdir.)
dışında kalan özel (amatör) tekneler balıkçı barınaklarında sığıntı gibi yaşam
mücadelesi vermektedirler.
Ticarifilo (yük ve
yolcu taşımacılığı) sportif faaliyetler ve donanmayı ayırdığımızda, Türkiye de
2013 verilerine göre liman başkanlıklarına
kayıtlı 18000 balıkçı ve 46000
Özel (amatör) tekne vardır. Bu sayıya T.C vatandaşı olup yabancı bayraklı tekne
sahipleri dahil değildir. T.C vatandaşı olup yabancı ülke bayrağı taşıyan tekne
sayısının yaklaşık 15000 civarında olduğu tahmin edilmekte, çünkü elimizde
bununla ilgili bir resmi kayıt yoktur.
Kişi başına düşen
özel (amatör) tekne sayısı Avrupa ülkelerinde 70-200 kişiye bir tekne iken
maalesef bizde bu 1700 kişiye bir teknedir. Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme
bakanlığının 2013 yılında yayınladığı denizcilik sektör raporunda 2023
hedeflerinde
‘'Ülkemizde denizlerin kullanımının özendirilerek tekne bağlama,
barınma ve denize iniş rampalarıyla ilgili alt yapının tamamlanıp her 75
kişiden 1 kişinin tekne sahibi olmasını sağlayacak gerekli teşvik
tedbirlerinin alınması, ‘’
olarak koyduğu hedefi, bu alanda ilerleme kaydedeceğimizin işareti ve
umudu olarak görmek istiyorum.
Ancak unutmayalım
ki, (amatör)
denizciliğin gelişmesi milyon dolarlık büyük ve pahalı teknelere sahip olmakla
gerçekleşmeyecektir. Denizi seven ama hala denize karadan bakan büyük bir
çoğunluğun sınırlı bütçeleriyle edindikleri kürek yelken kullanılabilen küçük
tekneleriyle denizde olmalarını sağlamak denizciliğin gelişimi için şarttır.
Umutlarımızı yitirmeyeceğiz.
Bu ve bundan önceki umutsuz ama "umut var" yazını okudum. Üzülmemek elde değil.
YanıtlaSilTürkler sadece 1071 de Anadolu'ya gelmedi İsmail. Ondan önce ve sonra da ordu ile birlikte çoluk çocuk, tüccar, esaf ve toplumun bilumum unsurları da Hordalar halinde geldi. Sadece 100 150 yılda sahillere ulaşmak başarısını ve yerli halklarla hem hamur olma başarısını da gösterdiler. Denizciliği ve balıkçılığı da öğrendiler. Ama ne yazık ki bu ekonomik çabalar tarım, çapul, ticaretin yanında "zor ve emek isteyen" faaliyetlerdi. Hemen yüz çevirdiler. Merak edeni bezdirdiler hâlâ da bezdirmeye devam ediyorlar.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil"Denizciliğin amentüsü küçük bir sandalda kürek çekmek ile başlar"
Sil