maviyolculuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Karacasöğüt Günleri -1

0 yorum

  Devekuşu na bağlanacak yer tamamdı ancak, tekneden karaya çıkmak için bir bota ihtiyacım oluşmuştu. Bağlandığım yerdeki su yaklaşık bir metre civarı olduğundan kıyıya yüzerek çıkıp alışveriş yapıp tekrar yüzerek Devekuşu na dönüyordum.
  Öğlenden sonra Mihael Ağabey botla gelerek beni aldı ve teknesinde öğle yemeğine gittik. Aksam üzeri Haldun ağabey yanıma  botun önünde bir  9,9 Honda motor yatıyordu. Karacasöğüte gelmeden bana bir sürprizi olduğunu söylemişti. Sürpriz hediye motormuş. Yeni teknesini İstanbul dan getirirken ne olur ne olmaz, makinaya birşey olursa idare etsin diye alıp hiç kullanmadığı motoru Devekuşu 2 ye hediye etti. Motoru beraberce başaltına koyduk.



   Bir ay sonra kurban bayramı idi. Çoluk çocuk ailemin Fethiye ye gelme planı vardı, Benim de bu sene en fazla Knidos u döndükten sonra gidebileceğimi kestirdiğim yer Göcek veya Fethiye idi. İstanbula giderek bayram öncesi araba ile hep beraber Fethiye ye gelir isek ve araba da buralarda kalırsa kışı bazen teknede bazen de Fethiye deki evde geçiririm diye düşünüyordum.
  İlaçlarımı yazdırmak için Marmarise gittiğimde eczanenin karşısındaki markette küçük bir çocuk botu gördüm.. Ellerinde iki tane kaldığından mıdır bilemem 70 tl ye o botu aldım. Tekneden karaya çıkarken ıslanmak neyse de, alışveriş sonrası malzemeleri en azından içine koyarak ıslatmadan tekneye getirebilecektim.



   Botu kıyıda şişirerek aldığım malzemeleri içine koyarak Devekuşu na getirdim. içine binip karaya çıkmayı denedim. bir iki düşme tehlikesi yaşadıktan sonra tekneye yanaşarak hep dışarda sarkan sarkan usturmaçalara tutunarak çıkmaya çalıştım. Nafile, çıkamıyordum. Ben ayağa kalkınca bot kendine göre bir yerlere kaymaya başlıyordu. Merdivenle motorun arasına giderek sıkıştı. O sırada nasıl olduysa tekneye çıkmayı başardım. Botu ipinden çekerek havuzluğa almaya çalışırken indiğini gördüm. Merdivene sıkışma sırasında patlamıştı.
   İçindeki yama parçasıyla yapıştırarak kurumasını bekledim. Tekrar şişirdim. Suya bırakarak içine adımımı attım. Bot bir yana gitmiş ve ben sudaydım. Çocukların kaydırağa merdivenden çıkarak aşağı kaydıkları gibi, yüzerek merdivenden çıkıyor bota binmeye çalışıyordum ama bota bir türlü binemeyerek suya kayıyordum. Bir keresinde içine oturmayı başardım ama tekneye binmek için ayağa kalkma hamlesini yaparken tekrar suya düştüm. Bu cebelleşme sırasında botun yaması çıkarak tekrar hava kaçırmaya başlamıştı. Bu böyle olmayacaktı. Ben kıyıya yüzerek çıkmaya devam edip botu sadece eşya ve çöp taşımada arkamdan çekeceğim römork gibi kullanacaktım.
   Ağustos ayının ilk haftası otobüsle İstanbul a giderek bir hafta kaldım. Oradan biraz daha büyükçe kutusunda 3 kişinin binebileceğini ima eden fotografları olan yeni bir bot ta alarak bayramdan önce aile efradıyla birlikte Fethiye ye geldik.
 
 

Devamını Oku.. »

Karacasöğüt e Varış

0 yorum
  Karacasöğüt e Varış
 Erken saatte Okluk koyundan demir alarak Karacasöğüte gitmek üzere yola çıktım. Denizkızı heykelinin yanından geçerek Kara ada ile Sazan koyu arasından Gökova ya çıktım. Gökova beni daha erken olmasına rağmen kaba dalgalarıyla karşıladı.Andızlı burnuna kadar arkadan gelen dalgalarla aslında hız da kazanmış oldum. Karşımda Karaca adasını, sancağımda yemyeşil çam ormanlarının neredeyse denize ulaşan kollarını seyrederek Karaca koyuna girdim.



  Karşıdaki lokantanın önündeki  iskelenin yakınına kadar giderek  4 metreye demir attım. Saat daha 9 bile olmamıştı. Planımda geçici bir yer bularak burada üç beş gün kalmak ve daha sonra Gökova nın güney kıyısını takip ederek Knidos ve Datça ya ulaşmak vardı. Datça daki dostlara orada bağlanabileceğim bir yer olmadığını sormuş, hatta bir ara barınağa giderek araştırmalarını ve diğer önemli konu olan fiyat konusunu konuşmalarını rica etmiştim.
  Demir attıktan sonra, kendime bir sabah kahvesi yaparak havuzluğa geçtim. Bu arada da hemen her yerde yaptığım gibi koya girerken çektiğim fotoğrafları sanal ortamda paylaştım. Aradan birkaç dakika geçmeden yelken kulubünün hizasından küçük bir sandalın çıkarak üzerime doğru geldiğini farkettim. Aklıman acaba yanlış bir yere demir attım da buradan gitmem için uyarmaya mı geliyorlar diye geçti. Tekne nin içindeki kişi el sallayarak hoş geldin dedi ve  yanıma yanaştı. Mihael Bayarbağcıoğlu. Mihael ağabey ile sanal ortamda yol boyunca  yazışıyorduk. Tanışmak burada kısmetmiş.



   Devekuşu nu demirde bırakarak sandalla Mihael ağabey in kendi yaptığı ve yelken kulubünde bağlı olan teknesine geçtik. Eşi Hanımefendi sabah kahvaltısı bile hazırlamıştı. Daha sonra, yelken kulubünün tesislerini gezmeye çıktık. Büyük Usta Sadun Boro nun heykeli önünde fotoğraf çektikten  sonra kulubün idari binasına giderek bağlanma fiyatı sorduk. Fiyat uçmuyordu ama bana göre pahalı sayılırdı.



  Kısa gezintimizin ardından Haldun Ağabeyin teknesi Rüzgar Baba ya geçtik. Haldun Ağabey (Haldun Sevel) yola çıktığımdan bu yana her gün hava durumu hakkında , nereden nasıl geçmemin ve hangi koyda kalmamın rahat olacağı konusunda beni sürekli bilgilendirmişti. Ustura Kemal in yaratıcısı olan Haldun Sevel İstanbul daki tüm imkan ve hayatını geriye bırakarak yıllardır  mavi ve yeşilin beraber raks ettiği Gökova da teknesinde yaşıyor.



  Biraz hoşbeşten sonra Haldun Ağabey, İsmail hadi sana bir yer bulalım dedi. Hep beraber bota binerek Teoman Sarıaslan ın Su Dünyası teknesine geçtik.100 dolarla Türkiye den çıkıp Kızıldeniz,Hint Okyanusu, Tayvan, Mısır ve birçok yeri yıllarca teknesiyle gezmeyi başarmış usta denizcinin teknseinde kahvelerimizi içerken Devekuşu nu nereye bağlayabiliriz sorusuna çözüm bulmaya çalıştık.
  Oradaki herkes adeta Devekuşu na yer bulmak için seferber olmuştu. Bahsettiğim yer Karacasöğüt Çin Mahallesi. Tam bir mahalleli dayanışmasıyla fikirler üretiliyor, konu komşuya soruluyordu.Haldun Ağabey Feridun a da bir soralım dedi. Feridun un teknesi yerinde yokmuş.  Su Dünyasının yakınına bağlanmış olan Vapur a uğradık hep beraber. Melike Hanıma sorduğumuzda ''benim eski yerime bağlayın,orada tonoz da var. Ben Eylül e kadar burada olacağım orası boş'' diyerek bağlanma yeri sıkıntımızın sonlanmasına vesile oldu.



   Mihael Ağabey küçük sandalıyla beni tekrar Devekuşu na götürdü. Demiri alarak bağlanacağım yere doğru hareket ettim. Yaklaşırken Teo nun (Teoman Sarıaslan) botuna binerek bağlanacağım yere doğru hareket ettiğini gördüm. Tüm mahalleli Devekuşu nu Melike Hanımın tonozuna bağladık. Son tonoz ayarlarını Teo suya dalarak yaptı.  Devekuşu artık Çin mahallesindeydi.

Devamını Oku.. »

Kargıcık- Okluk Arası

0 yorum
   Kargıcık bükünü görmeden buradan ayrılmak olmazdı. Gece kaldığım yerden burnu dönerek Kargıcık bükü içine girdim. Etrafa bakınarak kıyıyı takip ederek Orak adasının kuzeyinden doğuya Yıldız adasına doğru ilerledim. Hedefim Çökertme.
  Kargıcık Bükünden Çökertmeye kadar demirde kalınabilecek birçok küçük koy var. Gökova nın kuzey yamacında Çökertme- Akyaka arasında Ören ve Akbük dışında sığınılacak pek koy yok. Asıl dantel motifleri Gökova nın güneyinde yer alıyor.
  Koyun dibinden Akyaka dan itibaren batıya doğru Çamlı (Gelibolu) koyu, Sedir (Kleopatra) adası,Boncuk koyu, Karaca koyu, Değirmen Bükü,Kargılı, Tuzla koyu,teke koyu, Yediadalar, Çatalca, Bördübet limanı , Velibükü , gibi koylar ve bu koyların için de de neredeyse sayısız küçük koy bulunmaktadır.
   Değirmen bükü içinde Hırsız koyu, İngiliz limanı, Malderesi, Okluk ve Sazan koylarını saklayan ama 2018 yılından sonra girilmesinin yasaklanacağı güzelliklerden. Şu anda Malderesi tarafına girmek zaten yasak olmasına rağmen bu yılın sonunda kamu yararı olduğundan Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmeye (gasp) edilmeye çalışılmakta. Bu sene ben tesadüfen girebildim ama bundan sonrası...
   Gökova nın kuzey yakasını doğuya doğru kıyı kıyı takip ederek, iskelemdeki küçük koyları  da geçtikten sonra Çökertmeye dudaklarımda, '' Çökertmeden çıktım Halilim aman koptu kıyamet'' türküsünü mırıldanarak girdim. Tam karşımda Lokantanın iskelesi ve onun bana göre solunda güzel bir kumsalı olan nadide yerlerden biriydi.
    Bugün hava yanık,batı rüzgarı beni unutmuştu. Belki daha geç saatlerde bütün hışmıyla daha da sert esecekti. Benim sert olarak tanımladığım 4 bofor (yani yaklaşık 14-16 knot ) şiddetindeki rüzgarlar. Gerçi  Çanakkale boğazı çıkışında Yeniköy Balıkçı barınağına girerken 25 knot esen rüzgara eşlik etmiştim ama Devekuşu için 12 knot a kadar olan rüzgarı iyi, 16 knotun üzerine çıktığı zaman sert olarak  nitelendiriyorum. O gün için hava tahminleri ortalama da 10-12 knot  üzerinde ise yerimden bile kımıldamıyorum.
   Çökertmeyi görüp biraz dinlenmiştim, ama orada kalmak yerine Ören veya Akbük te kalmak düşüncesiyle yoluma devam ettim. Örene yaklaşırken sanki havada tanımlayamadığım bir pus vardı. Gerçi Gökova termik santralinin bacasından gözle görünür bir duman çıkmıyordu ama...
   Ören i geçerek Akbük e doğru giderken, Akbük ün batısındaki koyda derinliklerin fazla olduğunu gördüm ve Devekuşu nun kalmasına uygun olmadığına karar verdim. Akbük te Kıran fırtınasının ne zaman olacağının belli olmadığı için de Akbük karşıya  Değirmen büküne geçmeye karar verdim.
   Öğle olmuş batı rüzgarı inceden başlamıştı ama daha henüz dalga kaldırmaya başlamamıştı. Motorun da takviyesi ile hızımı arttırdım. Köremen adaları hizasına geldiğimde dalga etkisi neredeyse kayboldu ve Zeytinli adanın batısından değirmen büküne giriş yaptım.
   Ağır ağır karşımdaki sığlık bölgeye (malderesi) doğru ilerlerken, Çin seddi gibi kıyıdan tepeye uzanan duvarın dibindeki pantondan bir zodiak bot üzerime doğdu gelmeye başladı. Yaklaşınca deniz polisi olduğunu anladım ve gaz keserek motoru boşa aldım. Biri genç iki polis (t-shir lerinde öyle yazıyordu.) ''buradan sonrası yasak geçemezsin'' dediler. Cumhurbaşkanlığı konutuymuş.'' Kendime demirleyecek sığ bir yer arıyorum buralar en az 30 mt, benim demir halatım 20 mt'' dedim. ''Genç olan, ben seni buralarda görmedim.'' dedi. '' Göremezsin çünkü ilk defa geliyorum'' diye yanıtladım. Devekuşu nun kamarasının yanındaki Tekirdağ yazısını görünce Biraz daha yumuşak şekilde'' Tekirdağdan geliyorum deme'' dedi. '' Evet Tekirdağ dan geliyorum, geçen sene Burhaniye ye kadar gelmiştim. Bu sene de Burhaniye den bir ay önce çıktım yavaş yavaş buraya kadar geldim'' diye yanıtladım. Genç olmayanı söze girerek, ''Okluk a gir daha dün açtık kapalıydı. Orada demir atarsın. Olmadı ordan giden teknelerin birinin tonozuna bağlan '' diyerek bana yardımcı olmuş oldu.
   Hava biraz yumuşamıştı. ''Şimdi burası o televizyonlarda bahsedilen ağaçların kesildiği yer mi'' diye safçana sordum. Kıdemli olan polis '' hepsi yanlış, burada sadece çalılık ve makilik olan bölümler temizlendi. Tüm ağaçların Özal dan beri kaydı var. Hepsi numaralı. tek ağaç bile kesilmedi.Ben yıllardır burada görev yapıyorum'' diyerek gerçekleri(?) dile getirerek beni bilgilendirdi.
   Lafı daha uzatmamak gerektiğine kanaat getirerek, ''ben önerdiğiniz yere geçeyim. Size iyi görevler dedim'' ve okluk koyuna doğru yavaşça ilerledim. Bot ta geldiği hızla geriye pantona geri döndü. Görevli polisin kesilmedi dediği ağaçlardan oluşan ağaç mezarlığını Haldun Ağabey ile yolun kapalı olması nedeniyle orman yolundan Marmaris e giderken gördüm. Köklerinden çıkarılmış benim gördüğüm en az yüzlerce ağaç vardı. Belki çin seddinin dibindekiler kesilmemişti ama bu ağaç mezarlığı nasıl oluşmuştu.
  Okluk ta dipteki tahta iskelenin yakınına demir attım. Daha sonra iskeleye gelen tur tekneleri ile beraber geceyi Okluk koyunda geçirdim. Bekli bir daha buraya ömrümün sonuna kadar giremeyebilirim. Koydaki iki lokanta ve iskelenin bulunduğu tapulu araziyi kamu yararı olduğu için Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmesi yolunda kamulaştırma ben daha karacasöğüt teyken başladı. Malsahiplerine tebligatlar geldi. Kasım 2018 de sadece birkaç medya organı ve sanal medya da konu tartışıldı.
   Bu arada Haldun ağabey üç mil batıdaki karaca koyundaymış. Yarın kısa bir yolum olacak sadece üç mil.



Devamını Oku.. »

Çeşme Dalyan Koyundan Sığacığa

0 yorum
   Karaburundan sonraki hedefim Çeşme olmasına rağmen Dalyan Koyu nda kalmıştım. Pazartesi hava sertleşecek ve benim demirlediğim plaj dışında bir yere varmam lazımdı. Bu Çeşme olur, Alaçatı olur,Sığacık olur veya bunların arasındaki herhangi bir koy dahi olabilirdi. Zorda kalınırsa bunların hepsi olabilir di ama Pazartesinden itibaren neredeyse bir hafta hava Devekuşu nun kapasitesine göre sert esecekti. Yani girdiğim yerden bir hafta çıkamayabilirdim.  Bu da bir haftalık erzak su, vs demekti.
   Güneş daha doğmadan motoru çalıştırıp yola koyuldum. Çeşme boğazına girmeden önceki kayalıkları navionix yardımıyla geçtikten sonra rüzgar olmamasına rağmen ana yelkeni açtım. Bu bölgedeki kayalıkların birçoğu belli olmuyor. Derin su kesen teknelerin kardinallere dikkat ederek özellikle uzun ada istikametine çıkarak geçmelerini öneririm.



  Güneye doğru ilerleyerek, nasıl olup ta bizim karasularımızda kalmış olan  Boğaz adası ile beyaz burun arasından geçerek Çeşme boğazını çıktım. İskelemde Alaçatı ve Dümbelek adasını geçerek  Sarpdere koyuna geldiğimde Özkan Gülkaynağı arayarak onun Teos ta çıktığı yere bağlanıp bağlanamayacağımı, bu konuda bana yardımcı olmasını rica ettim. Marina müdürüyle konuşmuş, onun yerine çok cüz i bir bedelle bağlanabileceğimi bildirdi.
  Teke burnuna yaklaştığımda çoktan öğlen olmuş ve batı esmeye başlayarak Ege nin açıklarından getirdiği dalgaları sancak bordoma vurmaya başlamıştı. Burnu döndükten sonra rüzgarın ve dalganın arkamdan gelmesi dalga açısından beni rahatlatıp hız kazanmama fayda sağlasa da kıçtan aldığım rüzgarla pupa seyirde dümen tutmam zorlaşmıştı.
  Rotamı biraz kuzeydoğuya çevirerek rüzgarı genişapaz almaya başladığımda dümen tutmam az da olsa rahatlamıştı. Gene inat ederek 45 dm yol yapmıştım.neye inat bilmiyorum ama bazen bana geliyorlar. Akıllı adamın denizde ne işi var? değil mi? Çeşme Sığacık ve Didim Gümüşlük arasına dönüşte özellikle fazla zaman ayırarak gezmeyi şimdiden planlıyorum.
  Sığacık körfezindeki balık çiftliklerine hayret ederek ve biraz da zorlanarak Teos un girişini buldum. Eşek adasının kuzeyinden döndükten sonra ana yelkeni zorlanarak ta olsa indirmeyi becerdim ve motorla körfezin içinde alargada duran teknelere doğru yol almaya başladım. Eğer marina da bağlanma şansım olmasaydı ben de buralarda bir yerde demir de kalmayı göze almıştım ama karaya nasıl çıkacaktım? Balıkçı barınağında maalesef yer bulma şansı yok.
   Teos Marina da Kayıtsız ın yerine bağlandığımda on saattir yolda olmanın yorgunluğu birden üzerime çöktü. Devekuşu2 çok şanslı bir yere bağlanmıştı. Hemen yanımda Rüzgar Baba (Haldun Abi) nın eski teknesi Maviş duruyordu. Hemen arkamda yıllardır facebook tan yazıştığımız Adnan Toprakseven in teknesi bağlı imiş. Ve nihayet Adnan Kaptanla tanışabilmiştim. Derenin içinde bağlı rota 6.60 ıyla Halil kaptanla  tanışma şansım oldu.



  Hep söylerim, bu gezilerde beni mutlu eden diğer birşey de değişik platformlarda yazıştığım dostlarla tanışmak olmuştur.  Adnan kaptanın teknesiyle yaptığımız kısa turlar  sayesinde Sığacığın güzel koylarını keşfetmek apayrı bir zevk oldu.


 
 
 

Devamını Oku.. »

Karaburun Yeniliman

0 yorum
   Beni korkutan veya başka bir deyimle ürküten bazı yerler olmuştur. Nedenini teknik olarak izah edemesem de bazı burunları geçmekten ürküyordum. Bunlardan biri 2012 de ilk Devekuşu ile olan gezide geçtiğim Foça Aslan burnu dur. Bu sene ise beni ürküten üç yer var. Karaburun, Çeşme ve Knidos. Ne hikmetse de genelde korktuğum yerlerde değil diğer yerlerde zılgıtı yemişimdir.
  Haziranın son haftası rüzgar Devekuşu na göre sert esecek. Ya Saipaltı nda bir hafta daha kalacak ya da yeni limana geçerek orada havanın geçmesini bekleyecektim. Yeniliman, aldığım duyumlara göre daha korunaklı bir limandı. Saipaltında  soluganlarla sallanarak kalmak yerine Pazartesi sabah erkenden çıkarak 6 dm uzaktaki Yeniliman a gitmeye karar verdim.
  Cem Liman dan Yeniliman da tanıdığı varsa kalınacak bir yer olup olmadığını sormasını rica ettim. Limana girince tam karşıda cami nin hizasında karaya çıkmış olan bir balıkçı teknesinin yerine girip bağlanabileceğim haberi geldi. Altı denizmili mesafeyi dört saatte alarak Karaburun Yeniliman a vardığımda bahsedilen yerde Cem ağabeyin oğlu Alihan beni bekliyordu. Gösterilen yere yanaşarak bağlandım.



  Her barınağa varışta mutad hale gelen çay faslını bitirdikten sonra tekneye geçerek ortalığı toplamaya başladım. Denizden çektiğim su ile güverteyi yıkadıktan sonra kendime bir kahve yaparak oturdum.
  Limanın mendirek hizasından gelen, yanıma geldiğinde kendinin kooperatif başkanı olduğunu söyleyen kişi ile ayaküstü konuşmaya başladık. Hoş geldin, nasılsın?,kaç gün kalacaksın? nereden gelip nereye gidiyorsun? fasıllarından sonra; buraya gelecek tekne denizde seni başka bir yere alsak diyerek iki saat önce boş olduğu söylenen yerden çıkmak zorunda kaldım. Kısa rıhtım üzerine bağlanmış olan büyük balıkçı teknesine aborda oldum.



  İki gün geçmesine rağmen önce bağlandığım yere hiç kimse gelmemişti. Kahvede çay içerken kendisine '' hani oraya denizdeki tekne gelecekti hala kimse gelmedi diye sorduğumda; ben onun bakıma çıktığını unutmuşum, senin yeni yerin daha iyi sen orada kal'' diye yanıtladı. Bu tür olaylar neden hep beni buluyor? yoksa hemen herkesin başına benzer şeyler geliyor mu? bilemiyorum. Önceden sorulmadan rastgele gelip bağlansam anlayacağım. Ki artık genel olarak neresi boş neresi doludur biraz olsun anlıyorum. Rıhtımda bırakılan ağlar, rıhtımdan denize uzanmış halatlar, tonoz şamandıraları girerken daha insana bir şeyler söylüyor. Neyse...
  Yolda gelirken, motordan dümen palasına bir döngerle sabitlediğim, palayı döndürdüğümde motorun da dönmesini sağlayarak, manevra kabiliyetimi arttıran mekanizma gevşiyor, bende onu elle sıkarak devam ediyordum.  17 anahtarım yoktu ve elimdeki ingiliz anahtarı da dar olan o alanda çalışmıyordu. Üzerine bordoladığım balıkçı teknesinin çalışanları kıyıda ağlarını sezona hazırlıyorlardı. Ellerinde onyedi anahtar olup olmadığını sordum. Bana oldukça büyük bir takım çantasını vererek hangisi işine yararsa kullan dediler. Gerçekten buraya geçmem iyi olmuştu. Bahsettiğim mekanizmanın önüne birde kontra somun ilave ederek sıktım. Ancak en kısa zamanda bir onyedi anahtar almam gerekiyordu.

  Yenilimana geleli beş gün olmuş,geçen sürede kooperatif başkanıyla sohbet eder, esnafı tanımaya nereden buz alınır, hangi kahvenin çayı daha iyidir öğrenmeye başlamıştım. Hava sıcak olduğundan teknede tentenin altında da olsa durulmuyor, zaman bir şekilde kahvede gölgede, akşamüzeri gün batmadan önce ise bordoladığım balıkçı teknesinin üzerinden oltalarını atarak limandan balık tutmaya gelenlerle sohbetle geçiyordu.
  Hava durumu tahminlerine göre hafta sonu hava daha mutedil olacaktı. Cumartesi günü Çeşme, pazar günü de Alaçatı Sığacık arasında bir yerlerde kalabilirim diye düşündüm. 30 Haziran Cumartesi günü güneşle birlikte korktuğum ikinci geçide, Çeşmeye doğru yola çıktım.

Devamını Oku.. »

Bademli den Karaburun a

0 yorum
    Burhaniye den Bademli ye yaptığım yaklaşık 50 dm seyir bugüne kadar  bir günde yaptığım en uzun seyir olmuştu. Karaburun a kadar İzmir dahil aradaki yerleri ilk Devekuşu ile gezdiğimden gene burundan buruna bir rota izleyerek Karaburun a varmayı hedefledim. Karaburun da 2012 yılında tanışma şerefine nail olduğum Cem Liman la haberleştik. Karaburun Balıkçı Barınağında yer bulmanın çok zor olduğunu, buna rağmen bir şeyler yapmaya çalışacağını bildirdi.Her ne kadar kıyı kıyı seyir yapıyor olsanız da barınaklarda tanıdık,eş,dost olması çok işe yarıyor. En azından nereye girip girmemeniz konusunda yardımcı olabiliyorlar.
   Bu sene tüm seyirlerime sabah erkenden, hatta güneş tam doğmadan başlayarak batı rüzgarı ve Ege nin karşı kıyılarından kopararak getirdiği dalgalara maruz kalmadan varmayı planladığım hedefe ulaşmak birinci kuralım oldu.
    Sınırlı internetimle her gün en az iki siteden hava durumunu kontrol etsem de Rüzgar Baba (Haldun ağabey) ile her akşam mutlaka bir hava durumu mütaalası yapmayı da kural haline getirdim. O nun tecrübesi ve yorumları kendimi hava durumu konusunda daha rahat hissetmemi sağlıyordu. 18 Haziran sabahı yola çıkmak için uygun görünüyordu.
     Sabah gün tam ışımadan  şamandıralara dikkat ederek Bademli den Kaşık adasının dışına çıktım. Bu sene biraz daha modern cihazlar kullanmaya başladım. Her ne kadar kağıt harita ve pusula alışkanlığımdan vazgeçemediysem de cep telefonuma yüklediğim navionix bu yılın bana göre teknoloji harikası oldu.
     Adanın dışına çıkar çıkmaz ana yelkenimi açtım. Sabah rüzgarıyla yavaş yavaş Karaburun a doğru ilerliyordum. Motorum viteste ve rölanti de çalışarak yelkene takviye yapıyordu. Karaburun a vardığımda saat bir olmuştu bile. Bu hesaba göre yaklaşık 25 dm mesafeyi  sekiz saatte gelmiştim.
    Cem Liman oğlu ve arkadaşlarıyla,  Devekuşu2 yi ve beni karşılamak için gelmişlerdi. Sıkışarak iki balıkçı sandalının arasına geçici olarak girdim. Karaya çıkarak çaylarımızı içtikten sonra hep beraber yemeğe oturduk. Karaburun da kalmak yer yokluğundan adeta imkansız dı. Ayrıca 24 Hazirandaki seçimlerde oy vermek için Fethiye ye gitmem lazımdı. Bu da bir hafta konaklamamı gerektiriyordu.
    Cem Liman (kalamar avcısı veya diğer adıyla karanfilli Cem ) tanıdıklarını arayarak Karaburun un biraz Güneyinde Saipaltı Balıkçı Barınağında Devekuşu2 nin bir hafta kalabilmesi için yer buldu. Ben ve Cem ağabeyin oğlu Alihan  Karaburundan Saipaltı Barınağına Devekuşu ile beraber geldik.
    Bağlanmamız için uygun olan yeri Alihan biliyordu. Barınağa girince hemen mendireğin yanındaki rıhtıma Devekuşu nu bağladık.Bu arada Cem Liman da karadan geldi ve akşamüzeri görüşmek üzere ayrıldık.



    Bana uzun gelen seyrin ardından kıyıdaki tek kafeterya olan Mehmet Bey(umarım ismini yanlış hatırlamıyorum dur) in işlettiği mekana gitmek üzere Devekuşu ndan ayrıldım. Rıhtımda bağlı olan teknelerin yanından ilerlerken sandalda oturmuş sohbet edenlere selam verdim. ''Hoş geldin'' diyerek yanıtladılar. Hemen her barınakta olduğu gibi içlerinden birisi  ''orada çok kalacakmısın? Oraya gelecek tekne var. Şimdi denizde akşam üstü gelir'' dedi. Herhalde her barınakta bu benim kaderim diye düşündüm. '' Bir çay içip geleceğim. Hem ben teknede kalıyorum. Geldiğinde bir çaresini buluruz'' diye yanıtladım.
    Saipaltı Balıkçı Barınağında, özellikle benim bağlandığım yerde, dışarıdaki tüm dalga karşı kıyıya çarparak içeri giriyor ve sallanmadan durmayı imkansızlaştırıyordu. Sallantıyla geçecek bir geceydi. Akşam yemeğinden sonra protez dişlerimi temizledim ve  küpeşte kenarından temiz su ile durularken birden elimden kaydı ve cup suya düştü. Derinlik yaklaşık üç metre ama hem karanlık hem de benim iki engelim, bacağım ve bypas lı olmam suya dalmamı engelledi. Yarın gündüz gözüyle birine rica ederim alır diye düşündüm. Sabah olduğunda suya baktım benim takma dişler görünmüyordu. Gece bitmeyen solugan herhalde kuma karıştırmıştı. Velhasıl dişlerimi Saipaltında bıraktım.  Sakın kimse altın falan vardır diye bu saatten sonra onun için dalmaya uğraşmasın,devletin beleş yaptığı protezdi.
   22 Haziran günü önce minibüs ile İzmir e   oradan da otobüsle oy verme yerim olan Fethiye ye gittim. 24 Haziran sabahtan oyumu kullandıktan sonra tekrar geriye Saipaltına döndüm. önümde bir günlük rahat hava görünüyordu. 25 Haziran sabahı erkenden Karaburun Yeni liman a gitmek üzere yola çıktım.


Devamını Oku.. »

Devekuşu 2018 Planlanan ROTA

0 yorum

     16-24 Mayıs 2018

    İstanbul da Google teyzenin sunduğu imkanlarından faydalanarak, Devekuşu ile bu yıl yapmayı istediğim seyrin  simülasyonunu hazırladım. An itibariyle Sabiha Gökçen havalimanına gitmekteyim. Saat 14:00 gibi Burhaniye de olacağım.  Arma ayarlarını  ve küçük birkaç eksiği de tamamlayarak birkaç gün sonra güneye doğru, zaman kısıtı olmadan,hava ve doğal koşulların izin verdiği nispette, aceleci huyumu Burhaniye de bırakarak sakin bir seyre vira bismillah demek istiyorum. 

  Seyir süresince konaklanacak 25 nokta tespit ettim. Bu tespiti yaparken kullandığım, saatte 4 Dm hızla yaklaşık 5 saat yol alma kriteri, yani sabah erken saatlerde, hareket ederek günde yaklaşık 20-25 Dm yol katettikten sonra, öğlen olmadan bir yere varıp, bağlanmak veya demirlemektir.  Bunun dışındaki kriterler için uyarı ve önerilere açığım.

  Ayrıca dostlardan simülasyon detaylarına bakmalarını, buna göre, rotada bulunan yer ve koşullar hakkında bilgi desteklerini  bekliyorum.  Nelere dikkat edilmeli ? (akıntı vs ) Nerelerde daha kolay ve rahat konaklayabilirim? Çizdiğim rota için '' Sakın o hattı takip etme, açıktan veya kıyıya yaslanarak git, orada demirleme, şurası demirleme için daha uygundur'' önerileri gibi, gibi. (Devekuşu 5.75 boy, 2 m en ve 70 cm draftı olan bir teknedir.)

  PLAN VE SİMÜLASYON DETAYLARI:

1-Ayvalık,2-Bademli,3-Foça,4-Karaburun yeni liman,5-gerence koyu,6-Çiftlikköy (Çeşme),7-Sıgacık, 8-Özdere, 9-Güzelçamlı, 10-Yalıköy (didim), 11-Akbük, 12- Kıyıkışlacık, 13- yalıkavak, 14- Bodrum, 15-Ören, 16-Akyaka, 17-karaköy (datçanın kuzey yakası) 18-Knidos Büyük liman ,19-Datça, 20-Hisarönü, 21-Bozburun, 22-Serçelimanı, 23-Karaağaç (dalyan) 24- Güngörmez limanı (sarıgerme), 25- Göcek


    1- Burhaniye- Ayvalık arası yaklaşık 21 Dm



    2- Ayvalık- Bademli arası yaklaşık 25 Dm



    3- Bademli- Foça arası yaklaşık 22 Dm


    4- Foça- Karaburun arası yaklaşık 15 Dm


    5- Karaburun- Gerence koyu arası yaklaşık 23 Dm


    6- Gerence koyu- Çiftlikköy(Çeşme) arası yaklaşık 20 Dm

    7-8  Çiftlikköy(Çeşme)- Sığacık arası Yaklaşık 36 Dm

    9- Sığacık- Özdere arası yaklaşık 22 Dm

    10- Özdere- Güzelçamlı arası yaklaşık 20 Dm

    11- Güzelçamlı- Yalıköy (didim) yaklaşık 29 Dm

    12- Yalıköy- Akbük arası yaklaşık 19 Dm

    13- Akbük- Kıyıkışlacık arası yaklaşık 23 Dm

    14- Kıyıkışlacık- Yalıkavak arası yaklaşık 25 Dm


    15- Yalıkavak- Bodrum arası yaklaşık 25 Dm

    16- Bodrum- Ören arası yaklaşık 30 Dm

    17- Ören- Akyaka arası yaklaşık 18 Dm

    18- Akyaka- Karaköy arası yaklaşık 38 Dm

    19- Karaköy- Knidos(büyükliman) arası yaklaşık 18 Dm

    20- Knidos- Datça arası yaklaşık 20 Dm

     21- Datça- Hisarönü arası yaklaşık 22 Dm

    22- Hisarönü- Bozburun arası yaklaşık 18 Dm

    23- Bozburun- Serçelimanı arası yaklaşık 17 Dm

    24- Serçelimanı- Karaağaç arası yaklaşık 24 Dm

    25- Dalyan- Sarıgerme arası yaklaşık 27 Dm

    26- Sarıgerme- Göcek arası yaklaşık 17 Dm



  Rota hakkında öneri ve uyarılarınızı Deniz Kokan sohbetler gurubunda da yazabilirsiniz.  Ayrıca        Deniz Kokan Sohbetleri, ekteki linkleri tıklayarak incelemenizi rica ediyorum.
  Davetlisiniz.  24.Mayıs.2018



Devamını Oku.. »

Devekuşu 2018 Seyir Öncesi Hazırlıkları-5 (6-16 Mayıs)

0 yorum

   5.Mayıs. 2018 Cumartesi
   Hava bulutlu ve yağmur bekleniyor. Sabahtan bir kat vernik attıktan sonra havanın serin olmasını fırsat bilerek başaltına let ışık hattı ve küçük bir pervane monte ettim. Ayaklarımı uzatarak kitap okumama yarayacak bir yatırım oldu bence.
  Öğlen saatlerinde bulutlar dağıldığı zaman kısa bir süreliğine sıcak yapmasına rağmen hava genelde bulutlu. Akşamüzeri risk alarak bir kat daha vernik sürdükten sonra maskeleme bantlarını söktüm. Tahminime göre iki gün vernik çalışması yapamayacağım ve kat arası zımpara yapmam gerekecek.
  6.Mayıs.2018 Pazar
  Beklenen yağmur sabaha karşı 03:00 sularında başladı. Gün boyu devam eden yağmur, bana biraz dinlenme imkanı sunmuş oldu.
  7.Mayıs.2018 Pazartesi
 Sabah serin ve bulutlu bir hava vardı. Dün akşamdan kalan yağmur damlaları hala verniklediğim parçaların üzerinde duruyordu.
 Saat 10:00 civarı bulutların arasından güneş arada kendini göstermeye başlamıştı. Güneşe rağmen yağmur damlaları yere inmeye devam ediyor. Akşamüzeri bulutlar dağılmaya başladı. Direk dibindeki tutkal ve macun artıklarını temizleyerek zaman öldürmeye çalıştım. Daha sonra da verniklenecek parçaları zımpara ile çizdim.




  Saat 20:00 den sonra tekrar bulutlar geri döndüler. Akçay tarafı kapkaranlık oldu. Bir yerlere inen yağmurun etkisiyle esen rüzgar burayı serinletmeye yetti.
  8.Mayıs.2018 Salı
  Dün yetiştiremediğim küpeşteyi zımparalama işine sabahtan başladım. Vernik konusundaki asıl sıkıntım, zemindeki tahtanın düzgün olmaması. Ayrıca geçen üç yıldaki çarpma ve çizikler de ahşabı zımpara ile hazırlama aşamasında tam olarak temizlenememişti. Bu nedenle tam olarak düz ve prüzsüz zemine ulaşamadım.



  Zımpara ile bir tur çizdikten sonra zımparalama işini derinlemesine uygulamaya karar verdim. Bu işlemi  dolgu verniğinde yapmam lazımdı ama aklım başıma geç geldi. Normal şartlarda yarın akşam 20.ci kat vernik uygulamam bitecekti ancak arada çalışılmayan günleri eklediğimde  ayın 13 ünde tamamlanıyor. Şimdi yaptığım derin zımpara işlemi ile de önceden sürdüğüm 3-4 kat verniği mutlaka geri almış olabileceğim ihtimalini de eklersem 15 Mayıs a veya malzeme bitene kadar  verniğe devam etmek doğru olacak.
 Küçük parçalar, tutamaklar gibi güverte üzerinde kalan malzemeye tekrar karaya çıkmadan müdahale edebileceğim için bu parçaların verniklenme sürecini bitirdim. Bundan sonra karaya çıkmadan müdahale edemeyeceğim küpeştenin vernik uygulamasına devam edeceğim.
 Bu akşam paserella masamı test ettim.



  9.Mayıs.2018 Çarşamba
 Tutamaklar cıvata somun kullanılarak takıldı.
  10. Mayıs.2018 Perşembe
 Vernik arası denize girmek için hazırladığımız merdiven tasarımı devam ediyor. Yarın bir çözüm bulmayı ümid ediyorum.
  11.Mayıs.2018 Cuma
 Sabah başlayan yağmur öğleye doğru bulutlar azalmasına rağmen devam ediyor. Yağmur serinliği içeride bazı çalışmalar yapmak için ideal zamanlar oluyor benim için. Başaltı dolabını düzenlemek veya termos kutusuna yer bulup denemek gibi.
  12.Mayıs. 2018 Cumartesi
 Krom merdiveni nihayet istediğim uzunluğa getirerek yerine alıştırdık. Bu arada derinlik göstergesinin aynasını da kıçta bir yere monte ettik.



 13.Mayıs.2018 Pazar
Beni de artık bayan vernik işine devam etmek dışında bir şey yapmadım desem yalan olmaz.
  14.Mayıs.2018 Pazartesi
 Direk ucuna takacağımız krom parça nihayet geldi. Yerine denedikten sonra çarmıh ve başıstralyayı bağlayacağımız yerleri tespit ettik ve oralara birer halka kaynatmak üzere Deniz sanayiye götürdü.Yarın ana direği dikmeyi planlıyoruz.
  15.Mayıs .2018 Salı
Öğlenden sonra ana direği Deniz in yardımıyla diktik. Yerde kalan diğer ahşap parçaları teknenin üzerine alarak ortalığı biraz da olsa toparlamış oldum. Mizana direğini yerine koymaya çalıştım ama sıkıştı ve yerine oturmadı. Hem direğe hemde geçtiği yuvaya sürdüğüm verniklerin kalınlığı rahat geçmesine engel oldu. Zorlayarak yerine geçirdim ama daha sonra çıkarmam mümkün olmadı.



Yarın İstanbul a gideceğim. Hem arabayı bırakacak, kirli çamaşırlarımı yıkayacak ve aklımdaki bazı eksikleri alarak 24. Mayısta 12:00 uçağıyla geri döneceğim.
  16.Mayıs. 2018 Çarşamba
 Önce Bursa ya Hastahaneye uğrayıp tahlil için kan verdikten sonra İstanbul a vasıl oldum.
 Kısa bir ara.





Devamını Oku.. »

Devekuşu2 2018 Seyir Öncesi Hazırlıkları 3

0 yorum

   22. Nisan. 2018 Pazar
  İş planlaması çok önemli olmasına rağmen, özellikle tamirat işlerinde hele hele aklınıza arada başka yapılacak işler de geliyorsa planlama neredeyse imkansız olabiliyor. Buna etki yapan diğer önemli unsur bazı işleri dışarıda yaptırmak zorunda olmanız ve bu işlerin sizin planınıza uyan zamanda bitmemesidir.
  Motor çıkınca rahatlayan bir alan oluştu. Devekuşu nun inşa zamanından bu yana arka tabana  ince bir çıta ilave edilmesi gerekliydi. Motor yerinde takılı iken eğilip yapmak zor geldiğinden ihmal edildi. Buraya uygun bir çıta hazırlayıp epoksi ile yapıştırmak, daha sonra macunlamak , astarlamak, boyamak toplamda on dakikalık iş olmasına rağmen her aşama maalesef birer günümü alıyor. Bu da seyre hazırlık işlemlerinin uzamasına neden oluyor.



  Özetle bugün ince bir çıta keserek aynanın arka alt tarafına yapıştırdım. Peleksileri kestirmek muammaya dönüştü. Cam köşelerindeki kesim bozukluklarını olabildiğince düzeltmeye çalıştım.




  23.Nisan.2018 Pazartesi
  Sabah hava sakin oluyor. Bu fırsattan istifade bir kat daha dolgu verniği attım. Saatler ilerledikçe rüzgar da her zaman olduğu gibi şiddetleniyordu.
  İşin kötü tarafı aynı alanda birbirine yakın konumda üç teknede zımpara işlemi yapılıyor. Tozlardan kurtulmak için duadan başka bir şansınız olmuyor.



  Dün takılan çıtanın olduğu yer macunlanıp kurumaya bırakıldı. Ardından zımpara, astar ve boya yapılacak.
  Aşmam gereken ön önemli sorunlardan biri mizana direğinin ortada takılacağı yerin 6x6 cm ölçüsünde nasıl delinip içine direğin alıştırılacağı meselesi. Zor bir iş ama yapılması beni havuzluğu kullanmak ve mizana direğini sağlıklı sabitleyebilmem için önemli.






   24.Nisan.2018 Salı
  Tüm gün Mizana direğinin takılacağı tutamak ve ıskaçasını hazırlamakla geçti.  Ahşap malzeme olarak Devekuşu nun altında takoz olarak kullandığım iki adet beşeon u taşlama ile düzelttikten sonra yerinin ölçüsüne göre kestim ve kenarlarını kerttim.
 Mevcut kirişin arkasına iki parça daha ağaç keserek arasında 6 cm lik boşluk bıraktım. Bu boşluk direğin içine gireceği yere klavuzluk edecek. Arkasına ilave olarak iki tane 3 er cm lık parça ilave ederek arkadan 12 cm eninde bir kontra ile destekliyeceğim. Burası 12x12 cm kalınlığında lamine bir takoz olacak.
  İlk parçalar bugün yapıştırılarak sıkıldı ve kurumaya bırakıldı. Vernik yapılamadığından maskeleme bantlarını söktüm. Yarın akşam ince zımpara yaparak çizerim ve sonra da dolgu verniği işlemine devam ederim diye düşünüyorum.
  Kalan 5x10 parçalardan mizana ıskaçasını kesip yapıştırdım. Merkezlemeyi nasıl yapacağımı düşünüyorum. Çünkü tekne karada terazide durmuyor.  Arka ve sancak tarafına yatık durumda. Terazi veya şakül kullanma şansım yok. Tekneyi teraziye almak apayrı bir dert. Ama oldu.



  25.Nisan.2018 Çarşamba
  Mizana direğinin içinden geçeceği yer için hazırladığım son parçaları yerine yapıştırarak kurumaya bıraktım.
  Pleksileri hala kestiremedim. Son kararım kendim kesmek. Denizin dükkanının önünde dekopaja yeni bir uç takarak kendimce yeteri kadar yuvarlatarak pleksileri hazır hale getirdim.
  Kırdığım tutamakları yaptıracak marangozu bekliyorum ama hala haber yok. Denizin dükkanda gördüğüm ve cinsinin çam olduğunu tahmin ettiğim çıtaları alarak kendi aldığım ölçüye göre keserek yapıştırdım. Yarına kadar kururlarsa el frezesi ile kenarlarını pahlıyacağım.



  26.Nisan.2018 Perşembe
  Sabah tutamaklar kurumuştu. Denizin ayarladığı el frezesi ile ilk kırımları yapmasını bekledim. Daha sonra antika masaya işkence ile tutturarak tüm dış alanların kırımını tamamladım.



  Havuzluktan baş tarafa geçerken tutunmak için elim sürekli kapıya gidiyor. Bu da kapının açıkken girdiği yuvadan çıkarak boşa çıkmasına neden oluyordu. Elimde ilk Devekuşundan kalan krom lamayı burada kullanmak aklıma geldi. İstanbul dan gelirken arabaya koyduğum 1.20 mt boyundaki lamayı ortadan ikiye böldük. 36 cm den kıvırmak gerekiyor ama kalın olduğundan çekiçle kıvırmayı beceremedik. Yarın demircide yaptırmayı planlıyoruz.
  Bu krom lamanın üstüne vidalanmak üzere iki tane de 35 cm boyunda çıta keserek hazırladım. Krom parçalar kıvrılıp gelene kadar yeni hazırladığım tutamakların da verniklenmesi gerekiyor.
  Öğlenden sonra Göktuğ ve Bahadır (neuromarin) pleksileri hazırladığımız yere yapıştırdılar. Oldukça zorlu bir çalışma oldu. İş bittiğinde saat 7 yi geçmişti.



  Aynı alanda çok teknede çalışıyor olmak bazen elektirik sıkıntısı yaratıyor. İster istemez çalışanlar birbirine yardımcı olmak zorunda. Bazen benim kablomdan başkası, bazen başkasının kablosundan (kim yakınsa) ben elektirik almak zorunda kalabiliyoruz.Bu da kablolarda bazen karışıklıklara neden olabiliyor.
  Bugün aynı anda  beş teknede çalışma var. Arada elektirik kesiliyor. Komresörle çalışanlar voltajın düştüğünden şikayetçi olabiliyor. Tabi bazen de kim kimin kablosundan üçlü prizle elektirik aldı meseleleri.
  Benim elektiriğim kesildi.  Geldiğimde karta 20 tl lik yükleme yapmıştım. Çalıştırdığım alet ve süreyi düşündüğümde kontör bitmiş olamazdı. Bahadır ile elektirik hattına bakalım dedik. Benim hattımda kontör vardı.  Pedastelin diğer ucuna takılı diğer bir kablo gördük ancak kontörü sıfır görünüyordu. Bahadır bu hatta çalışan kişiye
-Abi ‘’bunu sen mi kullanıyorsun’’ diye sordu.
-‘’Evet ‘’cevabını aldıktan sonra
- ‘’ama burada kontör kalmamış nasıl çalışıyorsun? ‘’ diye sorduğunda
-‘’Az işim var. Ben kabloda kalan elektiriği kullanıyorum.’’  ‘’birazdan işim bitiyor’’ yanıtını aldım.
  Kafam karıştı. Sadece kabloda kalan elektirik nasıl kullanılıyor diye. Gülüşerek geri döndük. Biz döndüğümüzde benim hatta elektirik gelmişti. Belki de kabloda kalan arttı, bize bile yetebilirdi.

   27. Nisan. 2018 Cuma
  Dolgu verniğine bir gün ara verecektim ama , diğer işlerden ve rüzgarın sert esmesinden dolayı  dört gün ara vermek zorunda kalmıştım. Camların takılması en sevindiğim işlerden biri oldu. Artık teknenin içini temizleyerek daha tozsuz bir ortam olacaktı.
  Titreşimli zımparayla bir sonraki kata hazırlık için vernik sürülecek zemini çizmeye başladım. Heniz bir metre kadar ilerlemiştim ki bir yanık kokusu çıkararak makine iflas etti. Neyse ki daire zımpara makinem de yanımdaydı. Deniz in dükkana koşarak en incesinden zımpara alarak geldim. Burhaniye nin bana en büyük avantajı Deniz (Neuromarin) in burada olması.
  Bu sefer zımpara işine tutamaklardan başladım. Tekne üzerini çizmeye kaldığım yerden devam ederken, daha başa ulaşmadan bu makine de sukoyverdi.
 Aklıma kablonun içinde kalan elektirik geldi. Acaba biri kabloyamı bastı? İçindeki elektirik sıkışmış olabilir mi? Dedim. Taşlamayı çalıştırdım. Sıkıntı yoktu. Bu makine de beni yolda bırakmıştı. Hemen Deniz den yardım talebinde bulunarak bobinajcı sordum. Sanayi de bir deli Hasan varmış. Anladığım kadarıyle Burhaniye nin en usta bobinajcısıydı bu zat.
  Sanayide bobinajcı Hasanı buldum. Aldığım yanıt ‘’bugün bakamam ancak yarın bakabilirim. Elimde sırada işler var’ oldu. Peki. Yapacak bir şey yok.
  Geriye Deniz in dükkanına döndüm. Bu akşam teknenin içini temizleme işini ön plana aldım. Deniz in elektirik süpürgesini alarak arabanın bagajına koydum. Bugün için yapacak işler olmalıydı.
  Motor bölgesindeki macunu el ile zımparalayarak düzelttikten sonra tekrar macun çektim ve iç temizliğe başladım.
   Elektirik süpürgesiyle tozları aldıktan sonra ıslak bez ile sildim. İş bittiğinde saat gece 10 olmuştu.

  28.Nisan.2018 Cumartesi
  Sabah rüzgar devam ediyordu. Bugün dünden kalan macunları zımparalayarak astar boya sürdüm ve zımpara makinelerin akıbetini beklemeye koyuldum.
  Saat 11:00- 17:00 arası genel olarak siesta zamanı. Sıcaktan iş yapılmıyor veya yapıp kalp krizi riskini arttırmanın da alemi yok diye düşünüyorum.
  Öğlenden sonra makinenin birinin çöpe atılması gerektiği, diğerinin yapıldığı haberi geldi. Sanayi ya giderek daire zımparamı aldım. Gelir gelmez eksik kalan yerler imce zımparayla çizildi. Rüzgar hala şiddetli estiği için mi yoksa canım istemediğinden mi , vernik işi yarına bırakılarak, ince çatlakları tutkalla doldurmakla oyalandım.
   Birçok kutu içinde vida, cıvata, somun vs olan malzemeyi tasnif etme işim var ama nasıl ve ne zaman keyfim gelip yapacağım diye arada kendime soruyorum. Sorduğuma göre yakında bu işe de başlarım.

   29.Nisan.2018 Pazar
  Sabah ilk iş zımpara tozlarını silerek bir kat vernik atmak oldu. Bugün hava daha sıcak. Öğlen saatlerini geçirecek yer bulmam lazım. Diğer günler Deniz in dükkanda serinde geçiriyordum ama bugün Pazar ve dükkan kapalı. Ne büyük nimet.
  Akşamüstü serinliğinde , bir kat dolgu verniği atarak en az sekiz kat olduğunu tahmin ettiğim dolgu verniği işini sonlandırdım. Yarından itibaren poliüretan verniğe başlayacağım. Tahmini bitiş zamanı 9. Mayıs.

  30. Nisan . 2018 Pazartesi.
  İlk poliüretan vernik uygulamasından sonra, Devekuşu  hakkındaki  iş planını öğrenmek için Deniz in yanına gittim.
  Camların eksik kalan derzi, gaz kolu yuvasını açma ve ana direk bağlantı ayağını takmak işlerini yapabileceğimizi kararlaştırdık.
   Göktuğ camlardaki derz eksiklerini ve mastik temizleme işini bitirdiğinde öğlen yemek saati olmuştu. Sıcakta Göktuğ çalışırken ben gölgede dinlenme hakkımı kullandım.
  Beraberce gaz kolu yuvasını açtık. Yuvadan çıkan parça öyle bir yere denk geldi ki, bu parça ile benim daha önce kestiğim ancak şu anda nereye koyduğumu hatırlamadığım, dolabın kapak altındaki boşluğu doldurabilecektim.



  Asıl iş ana direk bağlantı ayağını yerine koymaktı ve bizi bir hayli uğraştırdı.







Devamını Oku.. »