Karacasöğüt e Varış

  Karacasöğüt e Varış
 Erken saatte Okluk koyundan demir alarak Karacasöğüte gitmek üzere yola çıktım. Denizkızı heykelinin yanından geçerek Kara ada ile Sazan koyu arasından Gökova ya çıktım. Gökova beni daha erken olmasına rağmen kaba dalgalarıyla karşıladı.Andızlı burnuna kadar arkadan gelen dalgalarla aslında hız da kazanmış oldum. Karşımda Karaca adasını, sancağımda yemyeşil çam ormanlarının neredeyse denize ulaşan kollarını seyrederek Karaca koyuna girdim.



  Karşıdaki lokantanın önündeki  iskelenin yakınına kadar giderek  4 metreye demir attım. Saat daha 9 bile olmamıştı. Planımda geçici bir yer bularak burada üç beş gün kalmak ve daha sonra Gökova nın güney kıyısını takip ederek Knidos ve Datça ya ulaşmak vardı. Datça daki dostlara orada bağlanabileceğim bir yer olmadığını sormuş, hatta bir ara barınağa giderek araştırmalarını ve diğer önemli konu olan fiyat konusunu konuşmalarını rica etmiştim.
  Demir attıktan sonra, kendime bir sabah kahvesi yaparak havuzluğa geçtim. Bu arada da hemen her yerde yaptığım gibi koya girerken çektiğim fotoğrafları sanal ortamda paylaştım. Aradan birkaç dakika geçmeden yelken kulubünün hizasından küçük bir sandalın çıkarak üzerime doğru geldiğini farkettim. Aklıman acaba yanlış bir yere demir attım da buradan gitmem için uyarmaya mı geliyorlar diye geçti. Tekne nin içindeki kişi el sallayarak hoş geldin dedi ve  yanıma yanaştı. Mihael Bayarbağcıoğlu. Mihael ağabey ile sanal ortamda yol boyunca  yazışıyorduk. Tanışmak burada kısmetmiş.



   Devekuşu nu demirde bırakarak sandalla Mihael ağabey in kendi yaptığı ve yelken kulubünde bağlı olan teknesine geçtik. Eşi Hanımefendi sabah kahvaltısı bile hazırlamıştı. Daha sonra, yelken kulubünün tesislerini gezmeye çıktık. Büyük Usta Sadun Boro nun heykeli önünde fotoğraf çektikten  sonra kulubün idari binasına giderek bağlanma fiyatı sorduk. Fiyat uçmuyordu ama bana göre pahalı sayılırdı.



  Kısa gezintimizin ardından Haldun Ağabeyin teknesi Rüzgar Baba ya geçtik. Haldun Ağabey (Haldun Sevel) yola çıktığımdan bu yana her gün hava durumu hakkında , nereden nasıl geçmemin ve hangi koyda kalmamın rahat olacağı konusunda beni sürekli bilgilendirmişti. Ustura Kemal in yaratıcısı olan Haldun Sevel İstanbul daki tüm imkan ve hayatını geriye bırakarak yıllardır  mavi ve yeşilin beraber raks ettiği Gökova da teknesinde yaşıyor.



  Biraz hoşbeşten sonra Haldun Ağabey, İsmail hadi sana bir yer bulalım dedi. Hep beraber bota binerek Teoman Sarıaslan ın Su Dünyası teknesine geçtik.100 dolarla Türkiye den çıkıp Kızıldeniz,Hint Okyanusu, Tayvan, Mısır ve birçok yeri yıllarca teknesiyle gezmeyi başarmış usta denizcinin teknseinde kahvelerimizi içerken Devekuşu nu nereye bağlayabiliriz sorusuna çözüm bulmaya çalıştık.
  Oradaki herkes adeta Devekuşu na yer bulmak için seferber olmuştu. Bahsettiğim yer Karacasöğüt Çin Mahallesi. Tam bir mahalleli dayanışmasıyla fikirler üretiliyor, konu komşuya soruluyordu.Haldun Ağabey Feridun a da bir soralım dedi. Feridun un teknesi yerinde yokmuş.  Su Dünyasının yakınına bağlanmış olan Vapur a uğradık hep beraber. Melike Hanıma sorduğumuzda ''benim eski yerime bağlayın,orada tonoz da var. Ben Eylül e kadar burada olacağım orası boş'' diyerek bağlanma yeri sıkıntımızın sonlanmasına vesile oldu.



   Mihael Ağabey küçük sandalıyla beni tekrar Devekuşu na götürdü. Demiri alarak bağlanacağım yere doğru hareket ettim. Yaklaşırken Teo nun (Teoman Sarıaslan) botuna binerek bağlanacağım yere doğru hareket ettiğini gördüm. Tüm mahalleli Devekuşu nu Melike Hanımın tonozuna bağladık. Son tonoz ayarlarını Teo suya dalarak yaptı.  Devekuşu artık Çin mahallesindeydi.

0 yorum: