Simulasyon(Benzetim-Öğrence) -14 Bozcaada


    Bozcaada Türkiye'nin üçüncü büyük, Ege Denizinde ise Gökçeada dan sonra ikinci en büyük adasıdır. Ayrıca Çanakkale iline bağlı bir ilçedir. Türkiye'nin il merkezleri hariç köyü olmayan tek ilçesidir.

   Yüzölçümü 40 km², anakaraya uzaklığı 6 km'dir. Resmi nüfusu 2.543 olup, kışları 1.500 civarına düşer, yazları ise bu sayı 5.000'e kadar çıkmaktadır. Bağçılık, deniz turizmi ve rüzgar santralleriyle ön plana çıkar.


 
Adanın tarihine Çanakkale Boğazı'nın girişindeki önemli stratejik konumu damgasını vurdu. Yunanlar Troya Savaşı sırasında o zamanki Bozcaada'daki bir liman olan Aulis'i üs olarak kullanmışlardır. Tenedos adı Herodot'un yazılarında sık sık geçmektedir. Antik çağ'da Midilli adasında oturan Aiolya halkının bir kısmının buraya yerleştiği tahmin edilmektedir.

     Ada, İyonya ayaklanmasından sonra önce Perslerin sonra Romalıların egemenliğine girdi. Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonraBizans İmparatorluğu sınırları içinde kaldı.

     Türklerin adayla ilk bağlantısı, Aydınoğlu Umur Bey'in İzmir'i fethettikten sonra 1328'de 8 gemilik bir filosuyla Bizans yönetimindeki Bozcaada'ya gelerek yağmalaması olmuştur.

    Bu dönemde Venedik ve Cenevizliler, ticari faaliyetlerine yararlı olacağı düşüncesiyle adayı ele geçirmek için bir rekabet içine girdiler. 1377'de Bizans İmparatoru, askeri yardım karşılığında adayı Venedik'e verdi. Ceneviz'in buna tepki göstermesi üzerine Venedik ile aralarında çatışma başladı. İki devlet 1381'de Torino'da bir antlaşma yaparak adayı boşaltmaya ve tarafsız bölge olmasına karar verdiler. Venedikliler bu antlaşma uyarınca ada halkını tümüyle boşalttılar ve Girit'teki Kandiye kentine taşıdılar.

     Ada uzun süre boş kaldı. İspanyol seyyah Clavijo, 1403'te Bozcaada'ya geldiğinde üzüm bağları, meyve ağaçları, tavşanlar ve büyük bir kalenin yıkıntılarıyla karşılaştı, ancak yerleşik kimse bulamadı. Fatih Sultan Mehmet döneminde 1455 yılında Gökçeada ile birlikte fethedilen ada, Osmanlı donanmasının ikmal üssü olarak kullanıldı. Bunun üzerine Venedikliler adaya tekrar asker çıkardılar. 1464'te Mahmut Paşa, adayı tekrar Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı. 16. yüzyılda Bozcaada, Piri Reis haritalarında şimdiki ismiyle belirdi. Sonraki dönemlerde de, 20. yüzyıla kadar ada hep bugünkü adıyla “Bozcaada” olarak kaydedilmiştir.

    Girit meselesi dolayısıyla patlak veren 1645-69 Osmanlı-Venedik Savaşı'nda Venedikliler Osmanlı Donanması'nın Girit'i tamamen fethetmeye çalışan kara kuvvetlerine takviye yapmasını engellemek için Çanakkale Boğazı'nın Ege Denizi ağzını kapamayı denediler ve bu bağlamda 1656 yılında Bozcaada'yı almaya muvaffak oldular. Ancak hemen ertesi yıl toparlanan Türk donanması adayı tekrar Osmanlı topraklarına kattı.

   1683 yılındaki İkinci Viyana Kuşatması'nı takip eden savaşlar silsilesinde Türk ve Venedik donanmaları Ege Denizi'nde birçok kereler karşı karşıya geldi. Bunların en önemlilerinden biri Bozcaada açıklarında gerçekleşti. Bozcaada Deniz Savaşıolarak bilinen muharebede Osmanlı donanmasını yöneten Mezomorto Hüseyin Paşa, Molino yönetimindeki Venedik donanmasına karşı önemli bir zafer kazandı.

   1806-12 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ada 1807 yılında Rusya tarafından işgal edildi, yakıldı ve kalesi tümüyle yıkıldı. 1842'de II. Mahmut kaleyi yeniden yaptırdı. 1866'da Osmanlıların Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayetine bağlı Limni sancağına bağlandı.

  1822'de Yunan Bağımsızlık Savaşı sırasında Konstantinos Kanaris Osmanlı Donanması'na karşı Bozcaada açıklarında bir saldırıyı yönetti ve bir Osmanlı gemisini batırmayı başardı.

  Bozcaada Çanakkale Savaşı'nda ada İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi ve lojistik destek için kullanıldı. Bu dönemde müttefik kuvvetler Ayazma Tepesi'nde, Habbele Ovası'nda ve Habbele Tepesi'nde savaş uçakları için üç pist yaptı. Savaş sırasında müttefik askerleri, Bozcaada'da tedavi oldu ve dinlendi.

  Bozcaada 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakıldı. Türkler, adayı aynı yılın 20 Eylül günü teslim aldılar.

    Bozcaada belediyesi de adanın Türkiye'ye geçmesinin hemen ardından yine 1923'te kuruldu.

   Ayazma plajı özellikle ince taneli, altın sarısı kumu, etrafındaki restoran ve kafeler nedeniyle kesinlikle adanın 1 numaralı plajıdır. Ayazma plajının dışında hemen yanında yer alan Sulubahçe ve devamındaki Habbele Plajı ve Akvaryum ayrıca tercih edilebilir. Adada seyahat dolmuş vasıtasıyla sağlanmaktadır. Dolmuşun yanı sıra bisiklet ve motor kiralanabilmektedir. Yaz aylarında her 15 dakikada bir hareket eden dolmuşlarla her noktaya ulaşım mümkündür.

   Eylül ayı içerisinde "Bağbozumu" şenlikleri yapılmaktadır. Ayrıca adanın oldukça görkemli kalesi görülmelidir. Bozcaada Türkiye'nin Rüzgâr Enerjisi üretimi yapılan sayılı yerlerinden biridir. Rüzgâr güllerinin bulunduğu mevkii, özellikle gün batımında olağanüstü bir manzara sergilemektedir. Akşam saatlerinde çarşı içinden kalkan dolmuşlar, ada turu fırsatı sunmakta yol boyunca sunulan enfes görüntüleri, Rüzgâr gülleri mevkiinde gün batımı ile doruğa çıkarmaktadır.

Adada çok hareketli olmasa da gece hayatı var denilebilir. Şehir merkezinde 1 tane bar müzikli eğlence sunmaktadır. Ancak adaya gitmeyi planlayan misafirlerin gece hayatı ve hareketlilikten çok dinginlik ve istirahat beklentisi ile gelmeleri tavsiye olunur.

   Ada kıyıları balıklar için doğal bir sığınak ve üreme bölgesidir. Bu yüzden ada etrafında trolle avlanma yapılamaz. Amatör balıkçılar tarafından büyük rağbet görmektedir.

    Adada konaklamak için en ucuz ve yaygın imkân pansiyonlardır. Gerek Türk gerekse Rum mahallelerindeki tarihi evler adalı aileler tarafından turistlere kiralanır. Özellikle son zamanlarda otel sayısında artış yaşanmıştır. Ayrıca günlük fiyat prensibiyle kiralan evler de mevcuttur. Adada "Her şey dâhil konsepti" bulunmadığından, birden fazla kişi ile yapılan seyahatlerde oteller yerine kiralık ev yoluna gidilmesi mantıklı olacaktır. Son yıllarda artan kaliteli butik konaklama merkezleri sayesinde Bozcaada otelleri, son dönemin en önemli tatil ve cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir. İlerleyen yıllarda adada bulunan eski Rum evlerinin restorasyonuna devam edilmesi sonucunda adada daha pek çok butik otel yapılması beklenmektedir.

    Bozcaada'da yerleşim 14.yy'ın son yıllarında adanın tümüyle boşaltılmasıyla kesintiye uğramıştır. 15.yüzyılın ortalarında ada Osmanlı yönetimine girdiğinde boş olduğu yönünde belgeler vardır.

20. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 30 kadar Rum kalmıştır. Bu nüfus azalmasının nedeni olarak Rum azınlığın bir "yıldırma" siyasetiyle kaçırıldığını öne sürenler vardır, diğer yandan; Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye'de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada'da oturan Rumlar, Yunanistan'da ise sadece Batı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutulmuşlardır. Azınlığı yıldıran unsurlar arasında 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs Sorunu , toprakların düşük bedelle kamulaştırılması, Yunanistan’daki Türk azınlığın mülkiyet hakları neden gösterilerek karşılıklılık ilkesi kapsamında Türkiye vatandaşı Rumların gayrimenkul edinmesine izin verilmesi zorlaştırılmıştır.

    Özellikle, Lozan Antlaşması'nın 14. maddesi uyarınca, adadaki güvenlik güçlerinin yerel halktan müteşekkil olması kuralına Türkiye'nin uymadığı iddia edilmektedir.

    Adadan ayrılan Rumların önemli bir kısmı, Avustralya'da Sidney'e veAtina'ya göç etmiştir. 1923'teki büyük göçten sonra 1970'lere kadar duraklayan Rum nüfusundaki azalma, Kıbrıs Harekâtı sonrasında hızlanmıştır.

  Adada faal durumda iki cami ve bir rum ortodoks kilisesi bulunmaktadır. Bozcaada, Türkiye'nin il merkezleri hariç köyü olmayan tek ilçesidir.

   Gelelim limana… Bozcada Balıkçı Barınağı Adı geçen çalışmaya göre düzenlenen sonuç raporunda Bozcaada Belediyesi ve S.S.Bozcada Su Ürünleri Kooperatifi tarafından Kesin devir şeklinde işletilmekte. Barınağın 250 metre ana 64 metre tali mendireği ve 230 metre rıhtım uzunluğu var. Derinlik olarak -1 metre belirtilmiş olmasına rağmen (daha önceden gittiğim için biliyorum), barınağa girişte sağ tarafta kalan ve marina olarak kullanılan rıhtımda derinlik büyük teknelerin bağlanmasına müsait derinlikte. Girişte sol tarafta balıkçıların bağlandığı rıhtım daha sığdır.

   Tam ortada Geyikliden gelen feribotların yanaştığı rıhtım barınağı adeta ikiye bölmekte. Toplam 125 tekne kapasitesi bildirilmişse de benim gördüğüm tekne sayısı daha fazlaydı. Bu sefer gittiğimde saymayı deneyeceğim.

    Bozcaada dan çıkınca adanın güneyindeki kumsalları gezdikten sonra önceki gezimde (http://www.ismailoruc.org/p/devekusunun-2012-2013-anlar.html ) uğrayamadığım tam karşısındaki Dalyan a uğramayı istiyorum.

0 yorum: