13- Kuzulimanı Balıkçı Barınağı Gökçeada-Çanakkale
Kumkale Gökçeada arası yaklaşık 20 dm mesafede. Kumkale den
çıkıp önce abideye doğru giderek Boğazı bir an önce geçmek ve devamında
Seddülbahire giderek fenerden sonra 320 dereceye rota tutup 14 deniz mili daha
giderek Gökçeada Kuzulimanı na ulaşmayı planladım.
Sabaha karşı çok şiddetli gök gürültüleri ve şimşekler
eşliğinde yağan yağmur 07:30 da durmuş yerini arada bulutların arasından güneşin göründüğü bir güne bırakmıştı. Rüzgar
hafifti.Hava tahmin siteleri rüzgarın Güneybatı – batı yönünden 7-10
knot eseceğini ve giderek zayıflayacağını ,yol boyunca da ara ara yağmur
geçişleri olacağını söylüyordu. Ya bugün 4 Mayıs Çarşamba günü çıkacak yada
yarın ve Cuma günü rüzgar tekrar artacağından Kumkaleden çıkışım Cumartesi
gününe kalacaktı.
Bu arada Sahil sağlık koruma nın botu geldi. Kaptanına
dışarısının nasıl olduğunu sordum. Bir şey yok çıkacaksan çıkabirsin dedi. İlk
girişimde rüzgarın hızını sorduğum kaptanın vardiyasına denk gelmiştim gene.
Saat 8:00 de çıkarak rotamı abideye çevirdim. Motarla
abideye kadar giderek sonrasında rotamı Seddülbahir fenerine çevirdim.
Sedüllbahirden sonra yelkenimi camadanda açarak (bumba tamirinden sonra) motoru
da rölantide çalıştırarak Gökçe adaya
doğru ilerledim.
Gökçeadaya yaşlaşırken Kefalos burnu çivarına karşılaştığım
akıntı motora gaz vermeme rağmen bende
sanki ilerlemiyorum izlenimini yarattı. Boğazdan inerken alıştığım 6 – 6,5 dm
hız yerine 3 dm hıza razıydım. Devekuşu nu biraz sancağa çevirerek akıntıdan
nispi olarak ta olsa kurtuldum. Ama bu bana daha fazla yol olarak geri döndü.
Suyun üzerinde akıntı hattını çok rahatlıkla
görebiliyorsunuz. Kabatepe-Kuzulimanı hattında bir çizgi gibi belli oluyor. O
çizgiye vardıktan sonra tekne rahatladı ve ben de kuzulimanina yönümü çevirdim.
Kuzu limanına girdiğimde sol tarafımda Balıkçı teknelerinin
bağlandığı bir rıhtım, onunla feribotun yanaştığı yer arasında kalan parmak
iskele olarak adlandırılan iskeleyi geçerek ilerledim. Sağ tarafımda mendirek
taşlarından sonra başlayan bir rıhtım ve arkasında küçük bir havuza benzeyen
alan, karşımda da önce askeri tesis zannettiğim terk edilmiş olasılıkla kamu
binaları vardı.
Uzaktan gördüğüm iki kişiye el kol hareketleriyle o tarafa
girmek istediğimi anlatmaya çalıştım. Sanırım anlatabilmişim. Köşedeki bu
rıhtıma küçük tekneler bağlanmıştı. Birde sonradan tanıştığım Erhan Bey in
yelkenli teknesi. Kara tarafına aborda oldum. Altımdaki su pırıl pırıldı.
İşaretle anlaştığım kişiler yanıma geldiler. Biri liman görevlisiymiş. Devekuşu
hakkında, kuzulimanı hakkında biraz lafladıktan sonra ayrıldılar.
Kuzulimanında heniz tatil mevsimi de başlamadığından hiçbir
şey yok. Gökçeada merkeze gidebilmek için feribot saatlerinde gelen minibüsler
dışında telefon ederek çağıracağınız taxi dışında bir ulaşım aracı yok.
Yarın ve daha sonraki gün hava esecek. Bir yere
çıkamayacağımı düşünerek 4 Dm ilerdeki Kaleköy e gitmeye karar verdim. Ola ki Kaleköyde yer bulamazsam tekrar
Kuzulimanına dönmeye zamanım olsun.
Motoru çalıştırıp dönerken karşıdaki yelkenliden Erhan Bey
çıkarak Hoşgeldiniz nereye diye sordu. Düşüncemi söyledim. Tamam kahve içmeye
beklerim dedi. Ben Kaleköye doğru
yollandım.
0 yorum: